fbpx   .  

Yükselen LGBT Yıldızı Parson James ile Tanışın

Parson James, daha 11 yaşında Güney Carolina’yı arkasında bakmadan terk etmesi gerektiğini anlamıştı. Melez, gay ve ilham verici bir şarkıcı olan James, muhafazakar memleketinin kendisine sunacağı imkânların sınırlarının farkındaydı. Bu nedenle 17 yaşında New York’a kaçtı. Annesinin isteğine uyarak koleje katılan James, akşamları şarkı söylemeye de devam etti. Sayısız gösteri sonra James, kendini albümlerin “tapınağı” olan Los Angeles’ın güneşinde kavrulurken buldu.

Out dergisinin, büyük bir yükselişte olan eşcinsel şarkıcıyla yapyığı röportajı ise sizin için derledik.

Açık gay bir sanatçı olmak nasıl bir duygu?

PJ: Başlarda oldukça garipti. Çünkü pek kabullenilmemişti ve insanlar daha çok “bunu bir sır olarak tutmalısın. Öyle ulu orta söyleme” diyordu. Ama ben böyle bir insan değilim, içim dışım bir. Kendi tecrübelerim hakkında olmayan bir şarkı yazmam imkânsız. Ve eğer şarkım dizelerinde bir erkeğe duyulan aşkı içeriyorsa bu benim için sıkıntı değil.

 
Güney Carolina’da büyüdün ve kilise ile de iç içeydin. Pek de gay dostu bir ortam değil. Nasıldı peki bu yaşantı?

11 yaşımdan beri Güney Carolina’dan çıkmam gerektiğini biliyordum, bana verebileceği pek bir şey yoktu. Orada büyüdüğüm için mutluyum çünkü küçük bir topluma sahip olmaktan çok şey öğrendim, ama son derece korunaklı bir ortamdı. Dini inançlar herşeyin önündeydi, “Kötü söz duyma, kötü söz söyleme” mottosunun yaygın olduğu bir yerdi. İstediği her şeyi yapan ama bunu kapalı kapılar ardında yapan bir toplumdu.

Yani oldukça zordu o zaman?

Dürüst olmak gerekirse annem için, benim için olduğundan daha da zordu. Ben doğduğumda annem henüz 16 yaşındaydı. Ama insanları çılgına çeviren şey annemin beni doğurduğunda bu kadar genç olması değil; annemin beyaz, babamın ise siyah olmasıydı. Önce ailesinin evinden kovuldu. Sonrasında ise bahçesine konulan alevli haçlar ve babama yöneltilen ırkçı iftiralarla başa çıkmak zorunda kaldı. Ama böylesi zor bir çocukluk kalmadı anılarımda. Annem bana baktığında “Gördüğüm en güzel renge ve gözlere sahipsin. Biraz farklısın, ama bence bu muhteşem bir şey.” derdi.

Geçmişin, müziğini nasıl etkiledi peki?

Başlarda kendi kafamda hapsolduğumdan yazmak oldukça zordu. Ama sonra çalıştığım yapımcı bana “Hikayen ne senin?” diye sordu. Bir saat kadar oturdum, ve lanet olsun, geçmişimde tonla hikaye vardı: Babamın uyuşturucu bağımlılığı, annemin karşı karşıya kaldığı ırkçı gerilimler ve kilise. Şarkılarımda sorduğum en temel soru şu: Neden gidip istediğim şeyleri yapmak varken kendim gibi olduğum için yanlış olayım? Neden gururlu olmam gerekirken sesimi keseyim? Küçükken içime hapsettiğim tüm bu şeyler şimdilerde ortaya çıkıyor.

Sözleri ruhsallık içermiyor olsa dahi şarkıların hâlâ incilden bir şeyler içeriyor gibi. Kilise ile hâlâ bir bağın var mı?

Hayır, artık kiliseye giden bir insan değilim. Artık bir kiliseye gidip vaaz dinleyemiyorum. Çünkü rahip ne kadar iyi ve misafirperver olursa olsun inanamıyorum. İncil gay olmanın bir günah olduğunu söylüyor, bu nedenle kendimi bu inancın bir parçası olarak göremiyorum.

En büyük müzikal ilham kaynakların neler?

James Brown, Lana Del Ray, Johnny Cash. Son derece dürüst olan ve kendini geri çekmeyen insanlar.

Bundan 10 yıl sonra kendini nerde görüyorsun?

Çocuk sahibi olarak. Daha geçen gün bunun hakkında konuşuyordum, en az iki çocuk sahibi olmak istiyorum. Turne ve ebeveynliği eşzamanlı olarak götürebilen muhteşem bir baba olmak istiyorum. Küçük bir kır evinde müzik yapmak, bana en dokunaklı gelen şeyleri insanlara iletiyor olmak istiyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.