34. İstanbul Film Festivali’nde Gökkuşağı

34. İstanbul Film Festivali 4-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Dünya sinemasının yeni örneklerinden ödüllü filmlere, Türkiye sinemasının en yenilerinden klasiklerine, yeni keşiflerden başyapıtlara, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla yapılacak söyleşilerden partilere, şehrin gözü iki hafta boyunca festivalde olacak. Gösterdiği filmlerin çeşitliliği ve niteliğiyle 34 yıldır önder konumunu koruyan İstanbul Film Festivali’ne sayılı günler kaldı. İstanbul Film …

34. İstanbul Film Festivali 4-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Dünya sinemasının yeni örneklerinden ödüllü filmlere, Türkiye sinemasının en yenilerinden klasiklerine, yeni keşiflerden başyapıtlara, yönetmen ve oyuncuların katılımıyla yapılacak söyleşilerden partilere, şehrin gözü iki hafta boyunca festivalde olacak.

Gösterdiği filmlerin çeşitliliği ve niteliğiyle 34 yıldır önder konumunu koruyan İstanbul Film Festivali’ne sayılı günler kaldı. İstanbul Film Festivali bu yıl 4-19 Nisan tarihleri arasında, sinemaseverlere 2014 ve 2015 yıllarının en yenilerinden klasik başyapıtlara, usta yönetmenlerin son filmlerinden yaratıcılığın sınırlarını zorlayan keşiflere yine çok zengin bir program sunacak. Festival, 20’nin üzerinde bölümde 62 ülkeden 222 yönetmenin 204 filminin yanı sıra ücretsiz olarak gerçekleştirilecek usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmalarını, sinema dersleri ile özel etkinlikleri izleyicilerle buluşturacak.

Elbette 34. İstanbul Film Festivali’nde yine LGBT temalı filmler sinemaseverlerle bir araya gelecek, peki ya bu filmleri incelemeye ne dersiniz?

https://www.youtube.com/watch?v=W441yvk2xj0

Saint Laurent – Akbank Galaları

Cannes’da Altın Palmiye için yarışan ve on bir dalda César’a aday gösterilen bu Bertrand Bonello filmi alışılmış bir biyografi değil… Yönetmen, moda devi Yves Saint Laurent’ın hayatını çizgisel bir hikâye şeklinde perdeye taşımaktansa, zamanda ileri ve geri giderek serbest bir anlatım tercih ediyor. Konusuna uygun şekilde göz alıcı bir görselliğe sahip olan film, ünlü modacıya sadece bir moda tasarımcısı değil, bir sanatçı olarak yaklaşıyor. Oyuncu kadrosundaki ünlü yeni nesil Fransız oyuncuların cazibesi bir yana, Saint Laurent’ın yaşlılığını canlandıran Helmut Berger’e özellikle dikkat!

The New Girlfriend (Yeni Kız Arkadaşım) – Akbank Galaları

Claire ile Laura… İki kadın, iki çocukluk arkadaşı, etle tırnak gibi… Laura ağır bir hastalığa tutulunca, en yakın arkadaşı Claire’den bebeğine ve kocası David’e göz kulak olacağına dair söz alır. Laura’nın ölümü üzerine Claire, David ve bebeği ziyaret etmeye karar verir, ancak evde muazzam bir sürpriz onu beklemektedir. Britanya dedektif edebiyatının buzdan kraliçesi Ruth Rendell’in aynı adlı öyküsünden serbestçe uyarlanan Yeni Kız Arkadaşım, erillik ve dişillik etiketleri ve rolleri, dönüşüm, arzu ve cinsellik gibi konularda sorular sorarken aynı zamanda karakterlerinin burjuva cilalarını kazıyan oyunbaz bir melodram.

https://www.youtube.com/watch?v=6w8sJPq8_d4

Pride (Onur) – Akbank Galaları

Yıl 1984… Ulusal Maden İşçileri Sendikası, Birleşik Krallık genelinde grev ilan etmiş durumda. Yeterince kazanç sağlamadığını düşündüğü maden ocaklarını kapatma kararı almış muhafazakâr Thatcher hükümeti ise grevdeki madencilere tüm gücüyle saldırmakta. Bu dönemde madencilerle aynı taraflara (Thatcher, polis ve hükümet yanlısı basına) karşı mücadele ettiklerinin farkına varan Londralı bir grup aktivist lezbiyen ve gey, madenciler için yardım parası toplamaya karar verir ve böylece tarihe geçecek bir dayanışma öyküsü yazılmaya başlanır.

93_1Stüdyo 54: Yönetmen Kurgusu – Dünya Festivallerinden

1998’de, orijinal Stüdyo 54 test izleyicilerinden olumsuz tepkiler alınca yapımcıların baskılarıyla senarist-yönetmen Mark Christopher filminden 45 dakika kesti, yeni çekimlerle 30 dakika ekledi ve bazı yerleri dublajlamak zorunda kaldı. Bazılarının “55” diye andığı bu film, tarihe yeni bir Hollywood “eşcinselsizleştirme” operasyonu olarak geçti. 17 yıl sonra, Şubat 2015’te, yeniden kurgulanmış, temizlenmiş, daha da kuir, daha seksi  ve daha karanlık Stüdyo 54, Mark Christopher’ın ilk niyetlendiği haliyle Berlin Film Festivali’nde gösterildi. Klasik bir yükseliş ve düşüş hikâyesi anlatan Stüdyo 54, New Jersey’den New York’a gelen genç Shane’in meşhur Studio 54 kulübünde seks-uyuşturucu-diskoya kapılmasını, bir de bir aşk üçgenine karışmasını izliyor.

https://www.youtube.com/watch?v=IjSh3OJNBhg

Margarita With Straw (Hayatını Yaşa) – Antidepresan

Bu cesaret verici öykü, genç bir kadının hedeflerinin peşinden gitmesini konu alıyor. Leyla, beyin felci geçirmiştir ama yaşadığı tüm zorluklara rağmen başarılı bir üniversite öğrencisi ve gelecek vaat eden bir yazardır. Aynı zamanda asi bir kişiliktir; Delhi Üniversitesi’nden New York’taki bir okula transfer olmayı başarır ve böylece hayatını değiştirecek bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta hiç beklemediği birine âşık olan genç kadın, hem cinselliği hem de kendini keşfeder. Geçtiğimiz yıl pek çok önemli festivalde gösterilen film, özellikle başrolündeki Kalki Koechlin’in performansıyla beğeni toplamıştı.

https://www.youtube.com/watch?v=Thu8K5Uqt0E

The Easy Way Out (Kaçış Sanatı) – Antidepresan

Üç kardeşin ortancası Antoine, 30’larında bir eşcinsel. Adar’la aynı evi paylaşıyorlar, ancak Antoine uzun süredir yatak odasında yerde uyuyor. En genç kardeş Louis, nişanlısını aldatmasına ve bundan büyük bir haz duymasına rağmen evlilik planları yapıyor. Kardeşlerin en büyüğü Gerard ise boşanmış ve ailelerinin hiç kâr getirmeyen giyim mağazasında çalışıyor. Fransız yönetmen Brian Cauvin, Stephen McCauley’nin aynı adlı romanını Amerika’dan Fransa’ya taşıyor. Hem muzip hem de melankolik bir film olan Kaçış Sanatı işlevini yitiren aile kurumuna ince mizahıyla yaklaşıyor.

46_2Trans*But – Ulusal Belgesel Yarışması

2014’te FACE İnsan Hakları Yarışması’nda Trans X İstanbul filmiyle Özel Mansiyon kazanan Maria Binder’in son filmi, Türkiye’de İnsan Hakları ve Trans*lara parçalı bir bakış atıyor. Bir cinayet işlendiğinde, geriye ne kalır? Trans* hayatı nelerden ibarettir? Günlük nefret ve şiddetle nasıl baş edilir? Yönetmen Binder, bu izlerin peşinde direniş ve hayatta kalma içgüdüsünü takip ediyor, dışlanmışları derliyor; Nazım Hikmet, Foucault, Benjamin ve Zeki Müren’in sözlerinden esinlenerek Trans* hayatların parçalarını topluyor. Trans*BUT, bir sorudan yola çıkan bir belgesel araştırma: “Her şey yıkılırken insan hayata nasıl devam eder?”

173_1Butterfly (Kelebek) – Aile Bağları

Bir kelebek iki boyut arasında seyahat edebilir; aynı kişiler paralel evrenlerde iki ayrı aşk hikâyesi yaşayabilir. Geçen yıl Hawaii filmini izlediğimiz Arjantinli yazar ve yönetmen Marco Berger öyle bir “kelebek etkisi” yaratıyor ki, âşıklar iki paralel evrende “âşık olma olanağına” kavuşuyor; elbet bir fantezi bu: Germán ve Mariela’nın ilişkisi iyi gitmiyor. Mariela’nın erkek kardeşi Bruno’dan hoşlanıyor. Bruno ise Romina ile birlikte, ancak Germán’dan hoşlanıyor… Çiftler ve yaşanan iki gerçeklik yer değiştiriyor. Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde izleyiciyle buluşan Kelebek cinsel gerilim, aşk, dostluk ve manevi bağların o belirsiz sınırlarını zorluyor.

Festival biletleri 28 Mart Cumartesi günü 10.30’ta Biletix satış kanalları, Atlas ve Rexx sinemalarında açılacak ana gişelerden satışa çıkacak.

Bilet fiyatları ise aşağıdaki gibi belirlenmiştir;

Hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30, 16.00) yalnızca 5 TL;
Hafta içi 19.00 ve hafta sonu (11.00, 13.30, 16.00, 19.00) tam 17 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü 12 TL;

Tüm 21.30 seansları 17 TL;
Atlas ve Rexx sinemalarında yapılacak Akbank Galaları ilk gösterimlerinin biletleri 20 TL.
Festival programıyla ilgili ve filmlerle ilgili ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız: TIKLAYIN

Kaynak: İKSV

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir