Çok Özel Bedük Röportajı

Merhaba Bedük öncelikle bize zaman ayırdığın ve röportaj teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkür ediyoruz. Bedük aslında; Bilkent Grafik Tasarım bölümü mezunu ama Türkiye’nin en iyi müzisyenlerinden biri. Aklında müzik hep var mıydı? 17 yaşından beri sahnedeyim.Aklımdan ziyade komple içindeydim zaten. Sonunda bir seçim yapmak zorunda kaldım sadece. Sana “Bedük” diyoruz ama sen ilk albümün …

Merhaba Bedük öncelikle bize zaman ayırdığın ve röportaj teklifimizi kabul ettiğin için çok teşekkür ediyoruz. Bedük aslında; Bilkent Grafik Tasarım bölümü mezunu ama Türkiye’nin en iyi müzisyenlerinden biri. Aklında müzik hep var mıydı?

17 yaşından beri sahnedeyim.Aklımdan ziyade komple içindeydim zaten. Sonunda bir seçim yapmak zorunda kaldım sadece.

Sana “Bedük” diyoruz ama sen ilk albümün “Nefes Almak Zor”u Serhat ismi ile yayınladın, Bedük kulağa daha mı cool geliyor?

🙂 Kulağa cool gelmeyen bir isim varsa o da Bedük’tür muhtemelen. Serhat diye binlerce insan var Türkiye’de ama Bedük 1 tane. O yüzden soyadımla devam etme

kararı aldım. Hatta o zaman prodüktörüme Bedük diye çıksak dediğimde “hadi canım Bedük diye sanatçı mı olur“ diye takılmıştı bana. Serhat ve Bedük iki ayrı müzik yapan insanlar. Bir şekilde ismi de ayırmak gerekiyordu proje olarak. Kulağa ne kadar değişik bir isim gibi gelse de altını iyi müzikle ve duruşla doldurduğun zaman yerini bulur diye düşündüm.

sadawdas

Nefes Almak Zor ile başlamak istiyorum. O albümde gerçekten çok güzel şarkılar vardı, daha sonrasında On albümünde yeniden önümüze çıkan “Son Sigaramsın” ve Sibel Alaş’ın kült haline gelmiş şarkısı “Adam”ın unutulmaz bir cover’ı. Heteroseksüel bir erkek olarak, başka bir erkeğe yazılan bu aşk şarkısını söylemek sana kendini nasıl hissettirdi?

Hiç takılmam öyle şeylere. Aşk, aşktır. Bu herhangi bir kimliğe, cinse, çiceğe, yaratıcıya veya herhangi bir olguya da duyulabilir. Takılan olursa diye de sözlerde ince değişiklikler yapmıştım. “Onun yanına korlar mı seni be adam“ gibilerinden kendi kendine söylermişçesine bir anlam çıkacak şekilde düzenlemiştim.

Düşünüyoruz yıl 2007 Türk popüler müziği inanılmaz ilgi görüyor, albümler peynir ekmek gibi satıyor, ve sen çıkıp Türk dinleyicisinin hiç tanımadığı veya daha az bir kitlenin bildiği ve dinlediği bir müzik türünü, elektronik müziği ile piyasaya giriyorsun. Bu oldukça sert bir tavır değil mi?

Sevdiğim müziği, başka hiçbir unsurdan etkilenmeden yapmak istediğim için bu yola girdim. Ben seviyorsam, eminim baskası da sever diye düşündüm. Baska bir prodüktörle çalışıp Türkiye’deki müzik piyasası gerçeğini sert bir şekilde gördükten sonra. Bana doğru gelen yolda tek başıma ilerleme kararını verdim. Çünkü “piyasa”nın doğruları benim doğrularımdan çok çok farklıydı. Galiba haklıymışım 🙂

adaweqwads

Sert tavır derken kararın ve aldığın risk seni zaten bir sıfır önde başlatıyor. Üstelik bir de gerçekten iyi müzik yapıyorsun. Aklında elektronik müzik yapmak hep var mıydı? Kimleri dinlerdin mesela biz çok merak ediyoruz?

Ben hiç elektronik müzik yaptığımı düşünmedim. Müziğim aslında küçüklüğümden bu yana dinlediğim müziklerin bir karışımından oluşuyor. Benim müzikal süzgecimden geçerek müziğimde etkilendiğim birçok tür var. Elektronik müzik, funk, disco, pop, rockn roll, house bunlardan birkaçı. Dans müziği temelli bir müzik yapıyorum. Yani hiç dinlemeden bile, bir sonraki albümümün sizi dans ettireceğini bilerek alırsınız.

Konserime çok eğleneceğinizi ve deli gibi dans edeceğinizi bilerek gelirsiniz. Ara sıra bazı işlerimde rock ögeler daha öne çıkar, bazılarında funk, bazılarında house. Ama hep dans müziği işin içindedir. Barry White, Kool and the gang, Right Said Fred, Bee gees, Jamiroquai, Daft Punk, Fat Boy Slim, Bobby Byrd, Zapp… böyle gider.

2008 yılında ‘Dance Revolution’ albümünü piyasaya sürdün, o albümden çıkan “Automatic” şarkın uzun süre listelerde kaldı özellikle MTV Türkiye’de uzun haftalar 1 numara oldu, bir de 2010 senesi “Go” Albümün var ki bizim en beğendiğimiz albümlerinden biridir, albüm Colombia Records / Sony tarafından lisanslanarak Avrupa ve Amerika’da yasal platformlarda yerini aldı “Electric Girl” ise VH1, MTV ve Ukrayna M1 listelerinde uzunca süreler yer aldı. Oldukça başarılı bir kariyer ne dersin?

 Teşekkürler. Başarı, sürdürülebilir olduğunda değerlidir bana göre. Burada sürdürülebilirlik, sevdiğin şeyi/müziği yapmaya devam ederek ölene kadar medeni bir yaşam sürmek bende. Yoksa diğer bütün “başarı”lar dünyevidir.

wdqwedqw

Seninle ilgili şöyle bir algı var az görünür, az konuşur, polemiklere girmez sadece Hande Yener bir ara Elektronik müzik ile uğraştığında sanırım birkaç şey söylemiştin, tabi biliyoruz ki aranız şuan iyi hatta Hande ve Berksan’a bir video klip bile çektin. Dememiz o ki bu geride durma fikri bir strateji mi yoksa yapın mı böyle?

 Beraber çaldığımız gruplardan ortak arkadaslarımız vardı.Tanışıyorduk zaten, o da severmiş benim işlerimi.Son albümünde benden bir remix yapmamı isteyince zevkle kabul ettim. Yabancı isimli parçaya çok yükseldim ve ona kendime göre yeni bir aranjman yaptım. Çok beğendi sağ olsun ve albümüne Bedük versiyon olarak koydu. Ordan organik bir ilişki oluştu doğal olarak.Artık düet mi olur, bir parça mı yaparım neler olur zamanla göreceğiz bakalım 🙂 Sürpriz olsun.

Konu “Bi Dans Etsek”e gelmişken “Oynayalım” ile çıktın şarkı sanki biraz daha soft, biraz daha bizden tınılar mevcut, video klip yine çok farklı ve eğlenceli özellikle erkek köçekler ile yine aslında biraz da bize dönük olduğunu söyleyebilir miyiz?

Köçek dediğin erkek olur zaten 🙂 Yaparken hiç sizi düşünmedim valla. Ama sevdiyseniz ne mutlu bana. Bu albüm komple daha ılıman bir albüm, sizi dans ettirmenin ötesinde uzun saatler dinleyebileceğiniz müzikalitede. Daha önceki röportajlarımda da söylediğim. Eski albümlerim bu albüme göre daha maskülen, bu biraz daha feminen daha stil sahibi bir albüm oldu.

Bu sene büyük konserler yapmayı düşünüyor musun? Büyük konserlerden kastımız hani Bostancı Gösteri Merkezi’nde olabilir mesela daha sahne gösterisinin ön planda olduğu, konsept bir konser? Nedense biz senden hep böyle konserler bekliyoruz aslında, hani sanki bu işi en iyi halde becerebilecek erkek vokallerden birisin.

 Albümün ilk konserini Zorlu Psm’deki büyük salonda verdik. İnanılmaz bir geceydi. Hala düşünüyorum bazen ufak anları. Ben büyük konserler kadar küçük kulüp konserlerini de severim. İkisinin de yeri ayrıdır. Evet büyük konserlerde çok güzel sahneler kurup, nefis gösteriler yapabilirsin ama küçükler de daha yakın, daha sıcak hatta çoğu zaman kan, ter gözyaşı şeklinde geçer 🙂 Gönül ister tabi bütün Türkiye’yi gezip büyük konserler yapmak ama fiziksel olarak iyi bir sponsor olmadan imkansız böyle işler. Hayırlısı diyelim 🙂

weqwda

Bedük sen bize ‘bi dans edelim’ dedin ama senin tarafta durumlar nasıl? Dans etmeyi sever misin? Hobilerin arasında olmadığını biliyoruz fakat başka neler seviyorsun? Motora biniyorsun, ve oldukça sevdiğini, ilgili olduğunu biliyoruz. Bunun dışında bir de iyi bir eş ve baba Bedük var, zamanın güzel eşin Zehra ve iki güzel çocuğun ile geçiyordur.

 Ben pek dans etmem, ettiririm 😉 Figür dansı yapmayı sevmem daha çok salınan adamımdır. Çok

içmişsem twerk bile yapmışlığım vardır. Hiç açmayalım. Motorsiklet hayatıma geçen sene aldığım kocaman bir Harley Davidson ile girdi. Bir daha da çıkamadı. Benim için hayattan, müzikten herşeyden kaçabildiğim bir yer orası. Kafamı tamamen boşaltıp sorumluluklardan uzak kısa zamanlar geçirebiliyorum. Kendimle baş başa kalabileceğim bir yer haline geldi.Onun dışında sürekli çocuklarla bir mücadele hali nefis tabi. Hiçbirşeye değişmem çocuklarımla geçirdiğim zamanı.

Önümüzdeki konser tarihlerini alalım, Bedük’ü nerede yakalayabiliriz, Bedük neler yapacak ve 2016’dan beklentilerin var mı? GMag okuyucularına neler söylemek istersin?

Yeni yeni başladı tarihler gelmeye. İstanbul ve Ankara olmak üzere iki konser yaptık, sırada 6 Şubat GIST Oyun fuarı (İstanbul Kongre Merkezi) var. Geri kalan herşey icin sosyal hesaplardan /beduk olan her yer bizim, takip edebilirsiniz.

ROISIN MURPHY: Pembe, sarı stilettolar

AİLE: Gerçek
POLİTİKA: Yalan
SEKS: Doğal
TÜRKİYE’DE EŞCİNSEL OLMAK: Zor
SILA: Adam
MODA: Geçer
LGBT: Özgürlük hareketi
GÖKKUŞAĞI: Tüm renkler bir arada yaşayabilir.
GMAG: Mis gibi dergi 🙂

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir