LGBT aktivisti Asım Ada, 24 Temmuz Cuma günü yanında bir arkadaşıyla beraber Harbiye’den Taksim’e doğru yürürken Elmadağ’da bulunan Fransız Lisesi’nin önünde iki kişinin saldırısına uğradı. Olayın ardından Sol haber portalinin görüştüğü Ada, olay anını soL’a anlattı. Ada, “Arkadaşımla Harbiye’de bir mekandan çıktıktan sonra Taksim’e doğru yürürken hiç beklemediğim bir anda homofobik saldırıya uğradım. Elmadağ’da bulunan …
LGBT Aktivistine Elmadağ’da Saldırı
LGBT aktivisti Asım Ada, 24 Temmuz Cuma günü yanında bir arkadaşıyla beraber Harbiye’den Taksim’e doğru yürürken Elmadağ’da bulunan Fransız Lisesi’nin önünde iki kişinin saldırısına uğradı.
Olayın ardından Sol haber portalinin görüştüğü Ada, olay anını soL’a anlattı. Ada, “Arkadaşımla Harbiye’de bir mekandan çıktıktan sonra Taksim’e doğru yürürken hiç beklemediğim bir anda homofobik saldırıya uğradım. Elmadağ’da bulunan Fransız Lisesi önüne geldiğimizde ellerinde çanta bulunan iki kişiden biri yanımızda durup bize bakıp hiç beklemediğim bir anda yüzüme yumruk attı. Ben olayın henüz olayın şokundayken arkadaşım elimden tutup beni oradan uzaklaştırmaya çalışıyordu ki, aynı adam bu sefer de kemerini çıkarıp bizi kovalamaya başladı. Caddenin karşısına geçtiğimizde adam artık arkamızdan gelmeyi bırakmıştı ve biz de derin bir nefes alabildik” ifadelerini kullandı.
Saldırıdan sonra adli makamlara güvenmediği için hukuki süreç başlatmayan Asım Ada, “Kısacası homofobi yolda yürürken yediğimiz bir yumruk kadar yakın artık. Bu yıllardır böyleydi ama AKP’nin ve Erdoğan’nın son dönemdeki savaş çığırtkanlığının yanında bir de insanları kin ve nefrete teşvik etmesi saldırıların artmasına neden oldu. Yıllar sonra ilk defa bu sene Onur Yürüyüşü’ne Ramazan nedeniyle saldırmalarındaki amacın işlerin artık öyle yürümediğinin sinyalini vermek olduğunu düşünüyorum. İktidarın desteğini daha da net görmeye başlayan homo-transfobikler, keza buna artık burnumuzun dibine kadar giren IŞİD sempatizanları da dahil her an beklemediğimiz bir yumruk gibi bedenimizde şiddete dönüşebiliyorlar ya da daha da ileri gidip eşcinselleri ve transları öldürebiliyorlar. Yıllardır var olan şiddet AKP döneminde sürekli artış gösterdiyse bu şiddete son vermenin yolu da gerici, baskıcı, homo-transfobik AKP diktatörlüğüne son vermekten geçer” dedi.
Kaynak: SoL