Avustralyalı sanatçı Ross Watson, erkek vücudu ve sanat denince akla gelen ilk isimlerden biri. Bir çok kişi Watson'un eserlerini tanısa da, kendisini yeterince bilmiyor. Watson, doğma büyüme Brisbaneli ve Queensland'de sanat okumuş. GSN'e yaptığı açıklamada gurur duyabileceği ilk eseri dün gibi hatırladığını söylüyor. "13-14 yaşındaydım. Yaptığım işten o kadar mutlu olmuştum ki, yeni bir işe …
Nefes Kesen Erkek Sanatının Arkasındaki Sanatçı İle Tanışın
Avustralyalı sanatçı Ross Watson, erkek vücudu ve sanat denince akla gelen ilk isimlerden biri. Bir çok kişi Watson’un eserlerini tanısa da, kendisini yeterince bilmiyor.
Watson, doğma büyüme Brisbaneli ve Queensland’de sanat okumuş.
GSN’e yaptığı açıklamada gurur duyabileceği ilk eseri dün gibi hatırladığını söylüyor.
“13-14 yaşındaydım. Yaptığım işten o kadar mutlu olmuştum ki, yeni bir işe başlamamı sağlayacak motivasyonum körüklenmişti.”
20’lerin başında Melbourne’a taşınan Watson, orada 35 yıl kalmış. Bu süre boyunca hayatını sanatçılık yaparak, sanat galerilerinde çalışarak kazanmış.
Watson ve erkek arkadaşı Stephen Morgan, Melbourne’de Ross Watson Gallery adlı bir galerinin sahibi. İkili 13 yıldır birlikte.
Ross’un orijinal eserleri, karmaşıklığa bağlı olmakla birlikte 16 ile 100 bin AUD arasında değer görüyor. Küçük bir çizim yapması için bir kaç hafta yeterliyken, daha karmaşık ve büyük çalışmalar için altı haftaya varan bir süreç olabiliyor. Watson’un tarzı, gerçekçiliği nedeniyle Rönesans esintisi yaratıyor.
Çizimlerinin tamamına yakını erkeklere odaklanıyor. Gayliğe dair stereotipleri kullanmayı seviyor. Birlikte çalıştığı modellerin arasında eski İngiliz asker James Wharton da var.
Watson güçlü ve örnek gay modeller ile çalışmayı tercih ettiğini daha önce de belirtmişti. Bu da sanatına ayrı bir anlam katıyor.
Genelde erkekler ile çalışıyor olsa da cinsiyet konusunda takıntılı olmayan Watson, kendini şu sözlerle ifade ediyor:
“Kadın çizimleri de yapıyorum. Son yaptığım çizimde Tina Arena ile çalıştım. Önemli detaylı ve görkemli bir portre çalışmasıydı. Louvre’da gördüğüm bir heykelden esinlendim ve şimdi bu çalışma Gold Coast City Gallery’de.”
Çalıştığı bir başka isim de aktör, yazar ve sunucu Stephen Fry.
“Stephen Fry’a her zaman derinden saygı duymuşumdur ve Londra’daki sergim için onu resmetmiş olmak benim için büyük bir Onur. Elton John ile beraber, kendisi her zaman sanatımın ve kariyerimin büyük destekçileri olmuştur.”
“Modellerle çalışmadan önce kim olduklarını anlamak istiyorum. Şöyle gözükecek böyle olacak gibi takıntılarım yok. Bugüne dek çok farklı milletlerden çeşitli insanları resmettim.”
Avustralya son zamanlarda LGBT dünyasının yükselen yıldızı olsa da, eşcinsel evlilik daha bu sene yasa kapsamına alındı. Watson durumu mutlulukla karşılıyor ve ülkesinin eşitlik ve ilericilik anlamındaki konumundan memnun. Fakat kendisi bu yasadan faydalanmayı düşünmediğini belirtiyor.
“Evlilik herkes için bir hak olmalı, lakin ben ve partnerim evliliği modası geçmiş bir araç olarak görüyoruz. Avustralya’da evlilik olsun olmasın tüm çiftler eşit muamele görüyor. Dolayısıyla, en azından burada, evlenmek için ekstra çaba göstermenin bir anlamı kalmıyor.”
Bilinirliği ve popülerliği günden güne artarken, Watson bugünlerde 2019 sergilerine odaklanmış durumda. Bunlardan bir tanesi, Stonewall isyanlarının 50. yılı şerefine önümüzdeki yaz New York’ta düzenleniyor olacak.
“Son sergime olan talep nedeniyle ağzım kulaklarımda geziyorum. New York sergisi için de oldukça heyecanlıyım. Özellikle de Stonewall’ı göz önünde bulundurunca farklı bir anlam kazanıyor.”
“Harika bir galeri, harika bir mekan. Sergide hem eski hem de yeni çalışmalarım yan yana olacak.”