Çizim Yoluyla Maskülenliği ve Eşcinselliği Keşfediş!

New York'lu sanatçı James Falciano, yarattığı çizimlerini şu sözleri ile ifade etti; ''Son 20 yılımı hatta daha da fazlasını lisans programımı tamamlamak, başkalarının beklentilerine göre kendimi şekillendirmek, her türlü davranışımı belirlenmiş kurallara göre gerçekleştirmek için harcayıp durdum. Bu son 6 ayımda ise kendim olmayı başarabilmiştim. Artık bir anda o yüz binlerce kimlik isimlendirilmelerinden ve gereksiz …

New York’lu sanatçı James Falciano, yarattığı çizimlerini şu sözleri ile ifade etti;

”Son 20 yılımı hatta daha da fazlasını lisans programımı tamamlamak, başkalarının beklentilerine göre kendimi şekillendirmek, her türlü davranışımı belirlenmiş kurallara göre gerçekleştirmek için harcayıp durdum. Bu son 6 ayımda ise kendim olmayı başarabilmiştim. Artık bir anda o yüz binlerce kimlik isimlendirilmelerinden ve gereksiz kalıplardan habersiz çiçek toplayan çocukluk halime özgürce dönebiliyordum. “Kendim” olabilmenin büyük ve zorlu savaşının acılarını çekmiş, arkamda bırakabilmiştim.

İşte bu zorlu dönem, doğrudan ürettiğim şeylerde de büyük çaplı bir etki gösterdi. Okul yıllarımdayken arkadaşlarıma açılma aşamasındaydım. Duygusal travmalarım ve çözemediğim bilmeceler yüzünden kariyerime nefes alabilecek bir alan bırakmamıştım. Arada çizerdim aslında ama okulumda direk bunun lisans alanı olmadığı için ressamlığa yönlendirilmiş, boyalarla uğraşmak zorunda kalmıştım. Kendimi sıktım, ve bu tekniklerde de kendimi fazlasıyla geliştirmeye çalıştım. Fakat son bir kaç ayda kendimi asıl benim hissettiklerimi aktarma şeklim olan çizimde buluverdim. Hala bir buz dağının tepesindeyim, ve aşağıda öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum. Artık bunun bir süreç olduğunu biliyor ve kendimi belirli kariyer kalıplarının, tekniklerin ya da bir sanat eserinin nasıl olması gerektiği gibi kalıpların içine sokmaya çalışmıyorum. Tamamıyla ürettiğim şeyin çocukken yaptığım gibi saf ve içimden geldiği gibi olmasını istiyorum.

Ben hep eşcinsel kimliğimle sanatımı yapıyor olmak fikrinden korkardım. Hep arkadaşlarımın ya da ailemin eserlerimden cinselliğimle ilgili bir çıkarımlar yapmaya çalıştıkları düşüncesiyle kurulur dururdum. Eserleri gördüklerinde nasıl tepkiler vereceklerini düşünürdüm ve bu beni fazlasıyla korkuturdu. Halbuki bütün bir hayatım boyunca hep başkaları ne der korkusu hayatımda hep beni diplere çeken şey olmuştu. Manzara resimlerine hapsolmuştum, diğer bir değişle “güvenli bölge”deydim. Hatta bir kere birisi, “Güzel sahneler canlandırıp o saçma artistik şeyler yapmadığından çok mutluyum” demişti. Patlamamak için kendimi zor tutup nazikçe gülümseyip teşekkür etmiştim.

Ve şimdi buradayım! Dediğim gibi, tekniğim ya da yaptığım iş neye dönüşecek bilmiyorum. Ama şuanda erkek vücudunun ve cinselliğinin güzelliğinin tadını çıkarıyorum. Kendimde bulduğum maskülenlik ve feminenlik enerjisini eserlerime yansıtıyorum, etrafımda gördüğüm güzel insanların portrelerini işliyorum… Çiçeklerle iş birliği yapmak da benim için o maskülenlik ve feminenlik çatışmasını resme taşımak aslında. Israrla erkek hassaslığını ve düşünce özgürlüğünü taşıyorum ve de inanıyorum ki gerçek erkek tüm benliği ile etkileşim halinde.

Çiçeklere gelince, belki de bir nevi o çiçek toplayan çocuğa küçük bir teşekkür etme biçimimdir, kim bilir?”

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir