Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden Demet Yanardağ, trans kadın olduğu için devlet ve toplum tarafından nasıl seks işçiliğine itildiğinin tüyler ürpertici hikayesini anlattı. Çalışmak istediği kurumlarda trans kadın olduğu için müdür ve çalışanlar tarafından sürekli taciz edildiğini anlatan Yanardağ, seks işçisi olduğunda da devlete para ödemesi gerektiğini belirterek, şok edici şu sözleri söyledi: “Çükünü çıkartıp bana, …
Demet Yanardağ: Çükünü Çıkartıp Bana Haydı Ağzına Al Diyen Polisleri Biliyorum
Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden Demet Yanardağ, trans kadın olduğu için devlet ve toplum tarafından nasıl seks işçiliğine itildiğinin tüyler ürpertici hikayesini anlattı.
Çalışmak istediği kurumlarda trans kadın olduğu için müdür ve çalışanlar tarafından sürekli taciz edildiğini anlatan Yanardağ, seks işçisi olduğunda da devlete para ödemesi gerektiğini belirterek, şok edici şu sözleri söyledi:
“Çükünü çıkartıp bana, ‘Haydi ağzına al’ diyen polisleri biliyorum.”
LGBT haberleri yayınlayan Kaosgl sitesinden Yıldız Tar’ın röportajının tamamı şöyle:
“Daha kolay bir meslek olduğu ve ayrımcılığa uğramayacağı düşüncesiyle üniversitede turizm ve otelcilik okuyan Yanardağ, “işin hiç de düşündüğü gibi olmadığını” söyledi:
“ERKEKLER SİZİ ŞİŞME BEBEK GİBİ GÖRÜYOR”
“Benim gibi bir insan turizmde yapabilir, yadırganmam sanıyordum. Mezun oldum ve işin renginin öyle olmadığını öğrendim. Staj vaktim geldiğinde hiçbir otel beni kabul etmedi. Staj bulamadım. Ardından beni seven bir arkadaşım beş yıldızlı bir otel ayarladı. Staj sırasında çalışanlardan müşterilere herkes taciz etti. Cinsellik teklifleri taciz içeren bir şekilde geliyordu. Orada anladım ki, eğer transsanız seks işçisi olmak zorundasınız. Diğer işlerde çalışsanız bile biyolojik kadınlardan daha fazla tacize uğruyorsunuz. Sizi potansiyel bir şişme kadın olarak görüyorlar. Kendilerini tatmin etmek için erkekler, çükleri kalktığında sizi şişme kadın gibi görüyorlar.”
Otelde çalışanların ve müşterilerin cinsel tacizine uğrayan Yanardağ, “Toplum bana bunu biçiyor ve ben orospu olmalıyım” demiş. Seks işçisi olmaya ise şöyle karar vermiş:
“OROSPULUK DA ZORMUŞ…”
“Mezun olduktan sonra otelde çalışmaya devam ettim. Aldığım bahşiş maaşımın yüz katı filandı. Barda satışlarım çok iyiydi. Bira içmek isteyen birini eğlendirip en pahalı kokteyli satabiliyordum. Barın gelirleri çok arttığından beni bırakmak istemediler. Ama tacizler de yıldırıyordu. Ben de müdüre vereceğime, komiye vereceğime giderim hoşuma gidene verir daha çok para kazanırım diye düşündüm. Ama işin rengi yine öyle değilmiş. Çünkü bu ülkede orospu olmak için devlete de Kabahatler Kanunu adı altında para ödemem gerekiyormuş. Sokakta müşteri bulmak için mafyaya para ödemem gerekiyormuş. Hatta bazen mafyaya arada bedava vermem gerekiyormuş. Polislere de aynı şekilde… Çükünü çıkartıp bana, ‘Haydi ağzına al’ diyen polisleri biliyorum. Orospuluk da zormuş. O kadar kolay değilmiş. Hatta ‘namuslu işlerden’ daha zormuş.”
Yanardağ, oteldeki işini bıraktığına pişman olmuş. “Keşke oteli bırakmayıp part-time seks işçisi olsaydım” diyor ve ekliyor:
“KOLAYSA HERKES YATTIĞI YERDEN PARA KAZANSIN”
“Hem orospuluk yapıp hem de otelde çalışmaya devam edebilirdim. Müşteriler asıldığında ‘Olmaz ben vermiyorum’ demek yerine ‘100 lira ver, olur’ diyebilirdim. Tehlikesiz olurdu. Sokakta ya da internette tanımadığım insanla muhatap olmak yerine iki içki satıp, adamın koynuna girip part-time seks işçisi de olabilirdim. Yaşamadan öğrenilmiyor hiçbir şey. İnsanlar yattığımız yerden para kazandığımızı sanıyor. Madem bu kadar kolay, o zaman herkes yattığı yerden para kazansın.”
Seks işçiliği yapmanın tehlikelerini seneler geçtikçe fark ettiğini söylüyor Yanardağ. Deneyimle birlikte dikkatin arttığını belirten Yanardağ, “Adamın suratından tehlikeli olup olmadığını anlıyorsunuz artık. Arabasına bindiğiniz kişinin yanında silah, bıçak olup olmadığını saptamaya başlıyorsun” diyor.”
NOT: Demet Yanardağ ile röportajın tamamını ve Pembe Hayat Trans Kadın Kampı’na beş ayrı şehirden katılan trans kadınlarla sosyal haklardan, çalışma hayatına; eğitimden sağlığa röportajları, trans kadınların kendi ağzından yaşam hikayelerini, taleplerini, sorunları, çözüm yollarını, devlet ile ilişkilerini 20 Kasım’da çıkması planlanan “Dönmelere Doyamadık” kitabından okuyabilirsiniz.
Kaynak: Odatv.com