Dünya eşcinselliği kabullenmekte büyük adımlar atsa da, halen daha sinemada çok fazla eşcinsel öpüşme sahnesi göremiyoruz. Bu yüzden ekranda iki aynı cinsiyetten kişiyi öpüşürken görünce heyecanlanıyoruz. Bir parçanızın gözlerinizin önünde sergilenmesi oldukça güçlü ve kolayca unutulmayacak bir şey. Nadirliği yüzünden eşcinsel öpüşmeleri bizim için çok şey ifade ediyor ve unutulmamak üzere özelleşiyor. İşte sinema tarihindeki …
Sinema Tarihinin En Unutulmaz Eşcinsel Öpüşme Sahneleri!
Dünya eşcinselliği kabullenmekte büyük adımlar atsa da, halen daha sinemada çok fazla eşcinsel öpüşme sahnesi göremiyoruz.
Bu yüzden ekranda iki aynı cinsiyetten kişiyi öpüşürken görünce heyecanlanıyoruz. Bir parçanızın gözlerinizin önünde sergilenmesi oldukça güçlü ve kolayca unutulmayacak bir şey.
Nadirliği yüzünden eşcinsel öpüşmeleri bizim için çok şey ifade ediyor ve unutulmamak üzere özelleşiyor.
İşte sinema tarihindeki bazı eşcinsel öpüşme sahneleri:
Bradley Cooper ve Michael Ian Black – Wet Hot American Summer (2001)
Bradley Cooper, The Hangover serisiyle büyük çıkışını yapmadan önce seks komedisi Wet Hot American Summer’da Ben rolünü oynuyordu. Film, kamp danışmanlarının müstehcen olaylarını anlatıyor. Unutulmaz sahnede Ben ve diğer kamp danışmanı McKinley (Michael Ian Black) ortadan kayboluyorlar. Bir öpüşmeden sonra olaylar alev alıyor ve çabucak teçhizat kulübesine gidiyorlar. Çift, filmin sonunda göl kenarında bir evlilikle mutlu sona eriyor.
Aston Sanders ve Jharrel Jerome – Moonlight (2016)
2016’da ödül alan film, maskülenliğin ve cinselliğin iç burkan keşfi şeklinde yorumlar aldı. Filmin özellikle sahilde Kevin ve Chiron ilk öpüşmelerini yaşadığı sahnede bu açıkça gözüküyor. Sahneler oldukça samimi ve seyirciye sanki olanları gizlice izliyorlarmış hissi veriyor. Filmin bitişinde iki karakterin başına gelenleri düşünürsek o öpücük ikisi için de hayatlarının en önemli anı haline geliyor.
Sarah Michelle Gellar ve Selma Blair – Cruel Intentions (1999)
Cruel Intentions 90’ların en büyük sinema başarısı. Film New York’un doğusunda yaşayan zengin gençlerini konu alıyor, ve bu gençler oldukça kötüler!
Unutulmaz sahne, Kathryn (Sarah Michelle Gellar) Cecile’i (Selma Blair) öpmesiyle gerçekleşiyor. Sahne tabi ki de ergenlik çağındaki erkek çocukları çekmek için tasarlanmış, fakat bu onun muhteşem olmadığı anlamına gelmiyor.
Heath Ledger ve Jake Gyllenhaal – Brokeback Moutain (2005)
Kim iki eşcinsel kovboy arasında geçen bir filmin bu kadar duygusal olabileceğini düşünürdü ki??
2005’de yayınlandığından beri Brokeback Mountain tüm zamanların en iyi eşcinsel filmi olarak anılıyor. Jack (Jake Gyllenhaal) ve Ennis (Heath Ledger), kırsalda birbirlerine aşık oluyorlar ve heteroseksüel topluma dönmeden önce romantik, dokunaklı ve trajik olaylar yaşıyorlar.
Bu öpüşme Brokeback Mountain’in en tutkulu öpüşme sahnesi. Dört yıldır görüşmeyen Jack ve Ennis tekrar karşılaşıyorlar. Gerilim dolu bir an oluyor. Birbirlerini kıyafetlerinden çekerlerken öpüşecekler mi, yoksa dövüşecekler mi emin olamıyoruz ve bunların hepsi Ennis’in karısı Alma’nın dibinde gerçekleşiyor.
Colin Firth ve Matthew Goode – A Single Man (2009)
Colin Firth, A Single Man’deki ölmek üzere olan profesör George Falconer rolüyle Oscar kazanmıştı.
Partneri Jim (Matthew Goode) öldükten sonra George onsuz yaşayamayacağını hissettiği için kendi hayatına son vermeye karar verir. Arkadaşı Charley (Julianne Moore) George’a destek olur fakat onun da arkadaşıyla ilgilenmesini ikinci plana atan bir hayatı vardı. George yasını unutmak için öğrenci Kenny (Nicholas Hoult) ile randevulaşır fakat George eski partnerine bağlılığını korur.
Sonunda, George ve Jim’in aşkı filmin asıl aşkı olarak kalır.
Diego Luna ve Gael Garcia Bernal – Y Tu Mama También (2001)
Meksika draması, 20. yüzyılın son yıllarında Meksika’da geçiyor. İki arkadaş Julio (Gael García Bernal) ve Tenoch (Diego Luna) gözden ırak bir sahil ararken Luisa (Maribel Verdú) ile tanışır. Ardından beraber bir yolculuğa çıkmaya karar veren üçlü, dünya hakkındaki düşüncelerini değiştiren ve onları yakınlaştıran bir serüven yaşar.
Filmin en duygu yüklü sahnesinde, üç karakter grup sekse başlar ve sahne iki erkeğin tutkulu öpüşme anı ile biter. Sonunu söylemeyeceğiz fakat bu sahne filmde karakterlerin en yakın olduğu sahne.
Daniel Day-Lewis ve Gorden Warnecke – My Beautiful Laundrette (1985)
My Beautiful Laundrette 1980’lerdeki eşcinsel filmler arasında en özel olanı çünkü ana karakterlerin ikisi de sonunda acı çekmiyor.
Omar (Gordon Warnecke) serseri arkadaşı Johnny’nin (Daniel Day-Lewis) yardımı ile amcasının çamaşırhanesine göz kulak oluyor. Filmin unutulmaz sahnesinde ikili oldukça yakınlaşıyor, hatta çamaşırhanenin arka odasında gizli cinsel ve duygusal bir ilişki yaşıyorlar.
James Van Der Beek ve Ian Somerhalder – Rules of Attraction (2002)
Bret Easton Ellis’in fazlaca övülen romanı Rules Of Attraction’dan uyarlanan film, bir torbacı (Lames Van Der Beek), biseksüel öğrenci Paul (Ian Somerhalde) ve Paul’un eski sevgilisi (Shannyn Sossamon) arasında geçiyor.
Paul James Van Der Beek’in karakteri ile esrar içerken, yastığın altın mastürbasyon yaparak onunla ilgili müstehcen hayaller kuruyor. Tek ekranda iki görüntü de yayınlanırken biz bu iki sahneyi de görme şansı yakalıyoruz. İntihar, uyuşturucu, cinsellik ve kendini kabullenme konularını işleyen film, anlatırken utanmış ve bize de iki güzel insanın birbirlerine müstehcen şeyler yapmasını izlemek kalıyor. Bundan kim hoşlanmaz ki?