Kaos GL, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla Ankara’da yapılması planlanan Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’e Ankara Valiliği’nin getirdiği yasağı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Kaos GL Derneği, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla bu yıl 22 Mayıs’ta yapmak istediği Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ün Ankara Valiliği tarafından yasaklanmasını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) …
Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş Yasağı AYM’de
Kaos GL, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla Ankara’da yapılması planlanan Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’e Ankara Valiliği’nin getirdiği yasağı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Kaos GL Derneği, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün dolayısıyla bu yıl 22 Mayıs’ta yapmak istediği Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş’ün Ankara Valiliği tarafından yasaklanmasını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı.
Derneğin 2008 yılından beri Ankara’da yaptığı yürüyüşü “Birtakım toplumsal duyarlılıklar”ı gerekçe göstererek ‘uygun bulmayan’, yürüyüşün güvenliğini sağlamayı reddeden Valilik; bu kararına gelen yürütmeyi durdurma kararını da gece yarısı Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz ederek kaldırtmıştı.
“Herkes toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir”
Dernek, Valiliğin bu homofobik ve transfobik tutumunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İstanbul Valiliği’nin 19 Haziran Trans Onur Yürüyüşü ve 26 Haziran LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü de ‘güvenlik gerekçesiyle’ yasakladığı bugün yapılan başvuruda dernek şunları kaydetti:
“Anayasa’nın 34. maddesine göre “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Bu nedenle izin almanın bir koşul olamayacağı açıktır. Bununla birlikte, aynı maddenin 3. fıkrasına göre: “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.” Burada bahsedilenin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası olduğu, bu yasadaki usullere uyulmasının gerekli olduğu açıktır.”
“Yasaklar demokrasiyi tehlikeye düşürür”
Dernek, şiddete teşvik edilmediği sürece yürüyüşlerin yasaklanamayacağını şöyle temellendirdi:
“Şiddete teşvik etme ve/veya demokratik ilkelerin reddi söz konusu olmadığı sürece toplanma ve ifade özgürlüğü çerçevesinde dile getirilen bazı görüşler veya kullanılan ifadeler yetkili makamların gözünde kabul edilemez veya şok edici veya ileri sürülen talepler gayrımeşru olsalar dahi, ifade ve toplanma özgürlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik önleyici nitelikteki radikal tedbirler demokrasiye hizmet etmez, hatta tehlikeye düşürür.”
Yürüyüşün güvenliğini sağlamanın Ankara Valiliği’nin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Kaos GL, “Sadece riskin varlığı gösteriyi yasaklamak için yeteri değil, yetkililerin potansiyel saldırılara karşı gerekli önlemleri alması gerekir” dedi.
Mevzuattaa düzenlenen yürüyüşün bildirime bağlanması konusunun, yürüyüş için izin alınması anlamında değil, göstericilerin güvenliğinin sağlanması için devlete bilgi verilmesi amaçlı olduğunu belirten derneğin başvurusu şöyle devam etti:
“Her şeyden öte, devlet olmanın yükümlülüğü yalnızca toplumdaki çoğunluğun değerlerine göre işleyebileceği potansiyel suçlardan, suçun potansiyel mağdurları adına çekinmek ve potansiyel mağdurları koruyamayacağı gerekçesi ile onların haklarını yok saymak değil, şayet böyle bir suçun çoğunluk tarafından işleneceğinden kaygılanıyorsa, öncelikli görevi, temel hakkını kullanma pozisyonunda olanı korumaktır. Aksi düşünüş devletin çoğunluğun işlediği hiçbir suçu önleyemez acizlikte olduğu anlamına gelir ki, bu durum devletin varlık nedenini ortadan kaldırır, devleti çoğunluğun diktası haline getirir.”
“Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle yürüyüşün engellenmesi ayrımcılık yasağının ihlalidir”
Yasağın gerekçesinde yer alan “toplumsal hassasiyetler” ifadesi de AYM başvurusunda yer aldı. Kaos GL, bu ifadelerle yürüyüşün engellenmesinin ayrımcılık yasağının ihlali olduğunu belirtti:
“Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararında sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle yapılacak olan gösterinin kitlesel tepki ve provokatif eylemlere zemin oluşturabileceğini belirtmiş, LGBTİ’lerin varoluşlarının “toplumsal hassasiyetlere” dokunduğunu kabul etmiştir.
“Yürüyüşün engellenmesinin hiçbir nesnel ve makul gerekçesi bulunmamaktadır. Sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesi ayrımcılık yasağının ihlalidir.”
“Devlet, kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini özgürce yaşayabilecekleri bir alanı muhafaza etmek zorundadır”
Başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha önce verdiği kararlara atıfta bulunan dernek, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi mevzuatımızın parçası iken, idarenin AİHS 8. maddesi kapsamında kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini özel hayatın dokunulmazlığı çerçevesinde özgürce yaşayabilecekleri bir alanı muhafaza etme zorunluluğu vardır. Bu sorumluluk sosyal hukuk devleti ilkesinden gelmektedir” dedi.
“Yürüyüşün ertelenmesi talebi hakkın anlamını yitirmesidir”
17 Mayıs Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün’ün dünyanın her yerinde aynı tarihte kutlandığını belirten dernek başka bir tarihte yapılmasının mümkün olmadığını şöyle aktardı:
“Belirli bir tarihte yapılması gereken toplantı ve gösteri yürüyüşünün başka bir tarihte yapılması toplantı ve gösteri yürüyüşünün anlamını yitirmesi demektir. İdare tarafından bunun talep edilmesi hakkın özüne dokunmaktır. Aynı şekilde gerekçeli karar hakkı usuli bir güvence olmanın yanında yargıya güven duyulması, kişilerin savunma haklarını ve etkili başvuru yollarını kullanabilmesi bakımından kilit önemdedir.”
“Karar hukuk dışıdır”
Ankara Valiliği’nin yürüyüşe ilişkin engelleme kararının hukuk dışı olduğunu bir kez daha vurgulayan dernek bu görüşünü şöyle temellendirdi:
“Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa başta olmak üzere, gösteri yürüyüşlerini düzenleyen tüm mevzuata ve konuya ilişkin yüksek mahkeme kararlarına aykırıdır. Valilik somut bir tehditten bahsetmemiş sadece yapılacak olan gösteriye “bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden olabileceğini” belirtmiştir. Bu kesimlerin kimler olduğu, Valiliğe ya da Emniyete ulaşan somut bir tehdit olup olmadığı tarafımıza tebliğ edilen yazıda belirtilmemiştir. Kaldı ki böyle bir tehdit olsa dahi yukarıda açıklandığı üzere gösterinin barışçıl bir şekilde tamamlanması devletin yükümlülüğüdür. Ankara Valiliği her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
“Ankara Valiliği ve Bölge İdare Mahkemesi’nin kararlarıyla LGBTİ’lerin temel hakları ihlal edilmiştir. Üstelik bu kararların ülkenin mevcut durumuyla da alakası yoktur. Binlerce kişinin katıldığı “fetih kutlamaları” söz konusu olduğunda idare herhangi bir tehditten bahsetmemiştir. LGBTİ’lerin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle engellenmiştir.”
Kaynak: Kaos GL