Türkiye ismini #orlando gibi Twitter'da görmeyiz değil mi? Yani valla aklıma gelen tek şey bu oldu bu ara; yine kahrolduk, üzüldük, küfür ettik, neden neden neden diye ona buna sorduk, yıllardır alamadığımız cevapları almaya, kendi üzüntümüzü, sinirimizi sindirmeye çalıştık olmadı. Peki hangi birine üzülelim onu konuşalım isterim biraz izninizle... Yani "insan" olmak 2 bacak ve …
“Onur Yürüyüşü’nde Öldürülebilirim, Seni Seviyorum Anne”
Türkiye ismini #orlando gibi Twitter’da görmeyiz değil mi?
Yani valla aklıma gelen tek şey bu oldu bu ara; yine kahrolduk, üzüldük, küfür ettik, neden neden neden diye ona buna sorduk, yıllardır alamadığımız cevapları almaya, kendi üzüntümüzü, sinirimizi sindirmeye çalıştık olmadı. Peki hangi birine üzülelim onu konuşalım isterim biraz izninizle…
Yani “insan” olmak 2 bacak ve 2 el ile mümkün değil, lakin Orlando da yaşanan katliama mı üzüleceğiz? Yoksa burada bu yaşanan olay için yazılanlara, verilen tepkilere, söylenen o insanlık dışı söylemlere mi? Ben işin içinden çıkamadım. Belki “klavye kahramanı” rolünü seven ve oynayan çula çaputa kafayı takmamak, üzerine pek de düşünmemek gerek ama olmuyor işte. Hafızama kazınan bir kaç yorum şöyle “darısı burada ki İ… Başına”, “burada şehitlerimiz var üzülmüyorsunuz”, “Bize ne gebersinler… Amerikalılar sonuçta”…
Akıl almıyor, kan donduruyor. Birine üzülmek için “müslüman” olmasını isteyeceğimiz veya Amerika’da yaşanan ve masum insanların katledildiği, bir olaya tanıklık edip “insani” duygularımızı belli ederken, burada ölen şehitlerimize saygısızlık etmiş olacağız, onlar için üzülmemiş, onları yok saymış sayılacağız öyle mi? Dünya’da ki en kötü varlık “biziz” gerçekten!
Çoğu zaman diyorum ki keşke bitkiler ve hayvanlar yaşasa şu dünyada, ne tatlı olurdu düşünsenize… Barış ve huzur, oh mis…
Bir Annesiniz ve gecenin üçü telefonunuz çalıyor. Gözünüzü açıp telefona baktığınızda oğlunuz “Anne seni çok seviyorum, burada silahla ateş eden biri var sanırım öleceğim” yazmış. Kendinizi kimin yerine koyarsanız koyun.
Benim içim acıdı. Annemi düşündüm; o tuvalete gittim, telefonuma son sözlerimi yazarken parmaklarımın nasıl titrediğini, acaba anneme ölmeden onu sevdiğimi yazıp yazamayacağımı iliklerime kadar hissettim. Sonra Anneme gittim uzunca sarıldım. İyi ki varsın Anne dedim çünkü ben de 26 Haziran’da Onur yürüyüşünde öldürülebilirim.
Devlet beni “İ.neleri, sapkınları yürütmeyeceğiz”, “Toplanıyoruz, hadi gelin” naraları atan topluluktan ne kadar koruyabilecek, koruyacaksa ne kadarımızı? Peki isteyerek mi? Güvenliğimiz var mı? Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk mı? Hayır Anne ben ölmeyeceğim çünkü elimde bayrağım dalgalandırmak istiyorum. Eşitlik için, herkesi inandığımız şeye inandırmak için savaşmak istiyorum Anne.
Unutmayın Dünya’nın her neresi olursa olsun onlar da insan, kardeş, baba, birilerinin oğluydu. Biraz üzülün be.