Bunlar 2020'de doyamadığımız diziler. Hepimizin geçen Ocak ayında hayal edebileceğimizden çok daha fazla evde zaman geçirdiğimiz bir senede, 2020'nin konu LGBTİ+ televizyona geldiğinde seçim yapmakta bizi şımartması ve kendi evimizin rahatlığında peş peşe izleyebildiğimiz yapımlar sunması iyi bir şeydi. Komediden korkuya, kaplan toplayan hükümlülerle ilgili belgesellere, LGBTİ+'leri içeren hikayeler ve karakterler bu yıl gerçekten her …
2020’nin En İyi 10 Kuir Dizisi
Bunlar 2020’de doyamadığımız diziler.
Hepimizin geçen Ocak ayında hayal edebileceğimizden çok daha fazla evde zaman geçirdiğimiz bir senede, 2020’nin konu LGBTİ+ televizyona geldiğinde seçim yapmakta bizi şımartması ve kendi evimizin rahatlığında peş peşe izleyebildiğimiz yapımlar sunması iyi bir şeydi.
Komediden korkuya, kaplan toplayan hükümlülerle ilgili belgesellere, LGBTİ+’leri içeren hikayeler ve karakterler bu yıl gerçekten her yere ulaştı ve ilk 10’u seçmemizi neredeyse imkansız hale getirdi.
Bununla birlikte, sabrettik ve bu yılki kuir televizyon zenginliğini, mutlaka izlenmesi gerekenler listenizde kalması gereken birkaç seçkin diziye indirdik.
Ratched
Ryan Murphy, yönettiği The Prom ve ortak yapımcılığını üstlendiği Boys In the Band ile 2020’de bizi konuşturdu- ama aynı zamanda gişe rekorları kıran Netflix dizileriyle de tuhaf sınırları zorladı.
Hollywood fena değildi, nihayetinde platformda görüntüleme rekorları kıran cesur, dehşet verici Ratched tarafından gölgede bırakıldı.
Rastgele sıçrama noktası- Cuckoo’s Nest’teki akıl hastanesi hemşiresi Mildred Ratched’ın çıkış hikayesi- bir kumardı, ancak bu rolde asla şaşırtıcı olmayan Sarah Paulson ve Sex and the City’den Cynthia Nixon’ın varlığı her şeyi değiştirdi.
Zaman zaman rüzgârın yakınında yelken açtı- eşcinsel dönüşüm terapisinin göz sulandıran sahneleri özellikle zordu- ama genel olarak konuşursak, burada cinselliğin temsili heyecan verici bir şekilde nefisti.
The Haunting of Bly Manor
The Haunting of Hill House dayanılmaz derecede korkutucuydu. Takip eden Bly Manor, öyle değil. Aslında, birçok hayranı hayal kırıklığına uğratan bu değişim; “aşırı korku” dan daha “hassas dramaya” idi.
Ama onun nazik tonuna alıştıktan sonra, Bly’nin güzelliği kendini ortaya koyuyor – en dokunaklı biçimde, ana aşk hikayesinde.
https://youtu.be/tykS7QfTWMQ
İri gözlü, duygusal açıdan ham Victoria Pedretti, gıcırtılı bir İngiliz malikanesinde iki ürkütücü eksantrik çocuğa mürebbiye olan Dani’yi canlandırıyor; Amelia Eve’se aralarında bir romantizmin yeşerdiği bahçıvan Jamie rolünde.
Sex Education
Yine Netflix, bu sefer kapsayıcılık zirvesine Sex Education’ın ikinci sezonuyla karşımıza çıkıyor ve burada oynak, dramaya aç gençlerin taşradaki hayatının sıkıcı olmaktan çok uzak olduğunu kanıtlıyor.
Asa Butterfield, sınıf arkadaşlarının seks terapisti Otis olarak bir kez daha büyüleyici; Gillian Anderson, gerçek seks terapisti annesi olarak mükemmel.
Ancak sevimli karakterlerden oluşan geniş bir kadro arasında, kara kara düşünen ve karmaşık Maeve rolündeki Emma Mackey göze çarpıyor; muhteşem Eric rolündeki Ncuti Gatwa, şimdiye kadar görülen LGBTİ+ karakterlerin arasında en ilham verici ve en etkileyici karakterlerden biri. Ve onun aşık olduğu Rahim ise resmen bir rüya!
Schitt’s Creek
Ve işte bir tane daha: Schitt’s Creek, bu yılki Emmy’leri silip süpürdü ve dünyayı hemen ikiye böldü. Şovu başından beri takip edenler ve şimdi umutsuzca yetişmekte olanlar.
Gerçekten de, gösterinin ilk çıkışından altı yıl sonra, şaka olarak satın aldıkları küçük kasabaya taşınmak zorunda kalan bir zamanlar zengin olan ailenin hikayesi komikleşmeye devam ediyor.
Catherine O’Hara, anne Moira olarak her zamankinden daha cesur, ancak şu anda dizinin en büyük yıldızı panseksüel modacı David Rose’u oynayan Daniel Levy.
Dan, babası Eugene Levy ile birlikte SC’yi yarattı ve Emmy’lerde dört ana disiplinin tümünde (yapım / yazarlık / yönetmenlik / oyunculuk) bir yılda gong kazanan ilk kişi oldu. Bu bile tek başına 6. Sezonu tarihi kılıyor.
Never Have I Ever
Bunu, Sex Education’ın ABD’de yer alan parlak bir manevi kuzeni olarak düşünün. Aslında, bir zamanlar Desperate Housewives’daki Wistera Lane olan sokakta çekildi.
Özünde, NHIE, Hintli-Amerikalı genç Devi’nin (aşırı havalı Maitreyi Ramakrishnan tarafından canlandırılıyor) babasının kaybıyla yüzleşmeye çalışmasıyla ilgili.
Dizi. bu listede bazıları kadar öne çıkmasa da, NHIE’nin Lee Rodriguez tarafından parlak bir şekilde canlandırılan ana kuir karakteri Fabiola gelecek sezon daha fazla görmeyi umduğumuz kilit bir karakter.
Tiger King
Cesur belgesel dizisi Tiger King, ana karakterinin kıyafetleri kadar atılgan ve gösterişliydi. Ve başka durumlarda, tek kullanımlık olduğu kanıtlanmış olabilir.
Ancak tartışmalı hayvanat bahçesi sahibi Joe Exotic’in hayatıyla ilgili şov, dünyanın çoğu koronavirüs kaynaklı karantinaya girerken çıktı.
Böylece, eksantriklik ve mücadele üzerine açgözlülükle ziyafet veren kusurlu bu gösteri, kültürel bir sansasyon haline geldi.
İyi ya da kötü, Joe ve sevgilileri eşcinsel temsilini kitlesel ölçekte öne çıkarırken, Joe’nun baş düşmanı Carole Baskin’se biseksüel görünürlük sağladı.
Euphoria
Gen Z için adeta bir Skins olan Amerikan gençlik draması Euphoria’nın vahşi ilk sezonu, kapsayıcılığı bir kez daha zahmetsiz hale getirdi. Ancak bu yılın özel bölümü cis-het karakterlerini neredeyse tamamen ortadan kaldırdı. (Hepsi tamamen ikna edici ve onlarla tekrar buluşmak için sabırsızlanıyoruz).
Bunun yerine, neredeyse tamamen ana karakter Rue’ye (Zendeya tarafından her zamanki gibi kusursuz bir şekilde oynanan) odaklanıyor; Hunter Schafer’in canlandırdığı ruhani kız arkadaşı Jules, kısa ve hoş bir görünüm sergiliyor.
https://www.instagram.com/p/CITZibMFdJt/?igshid=13nklj8tag0n4
Covid-19 kısıtlamalarının etkisi açıkça görülüyor ve bölümün % 90’ı ıssız bir lokantada geçiyor. Ancak yapımcılar sınırlara eğilerek Rue ve sponsoru Ali arasındaki bağımlılık hakkında derin ve uzun bir sohbete dalıyor: Ali’yi Colman Domingo canlandırıyor ve tutkulu oyunculuğu, kısa alt hikayesi sizi gözyaşlarına boğacak. Nihayetinde, Zendeya’nın neden muhtemelen gelecekteki bir Oscar sahibi olacağını gösteriyor.
Jules’e odaklanan ikinci bir özel bölüm ise 2021 Ocak ayının sonunda yayınlanacak.
Love, Victor
Eğer Love, Victor’un, Love, Simon’un 2018’deki başarısı üzerinden para kazanmaya çalışan bir yapım olacağına dair endişeler varsa, Hulu’nun LGBTİ+ gençlik draması bunları hemen ekarte ediyor.
Victor Salazar’da Michael Cimino, Nick Robinson’dan Simon Spier’e rakip olması için genç hayranlarına sevecen ve kararsız bir baş karakter verdi.
https://youtu.be/uh-IaEaEdE0
Şov, daha “yetişkin” temasıyla orijinal evi Disney + ‘dan yönlendirilirken, birçokları için homofobik bir köpek ıslığı olsa da Love, Victor’un varlığı, sadece on yıl önce hayal bile edilemeyecek bir ileri adım olmaya devam ediyor.
I May Destroy You
Belki de yılın en güçlü LGBTİ+ karakteri, Michaela Coel’in yazdığı ve başrol oynadığı, yılın en güçlü TV programı: I May Destroy You’dan doğdu.
12 kısımdan oluşan dizi sosyal medyada yıldızlığından yazarlığa geçen ve tecavüze uğradıktan sonra hayatı sonsuza dek değişen Londralı Arabella’yı takip ediyor. Tecavüz ve cinsel saldırı temaları her bölümde mevcut, bunun yanı sıra ırk, sınıf ve daha pek çok konuyu ele alıyor. Arabella ve en yakın arkadaşları Kwame (Paapa Essiedu) ve Terry (Weruche Opia) arasındaki dinamikse çok mizahi ve eğlenceli.
Birçok şovun her şeyi ortaya atıp birkaç kuir karakter iliştirme sorunu var. I May Destroy You mükemmel bir denge kuruyor ve sondan bir önceki bölümdeki tek bir trans karakter yetersiz olsa bile, düşünceli, yoğun, çoktan açılmış Kwame’ye nefes alması ve büyümesi için bolca alan sağlar.
Kwame’nin hikayeleri aracılığıyla, en azından, üzücü bir biçimde çok az konuşulan eşcinsel erkeklere yönelik taciz ve tecavüz gibi konular inceleniyor- tıpkı Essiedu’nun bu yılın başlarında Digital Spy’a söylediği gibi, “polisin genel olarak siyah erkekleri kurban olarak görmemesi’nden de bahsediyor.
Feel Good
Kanadalı stand-up komedyeni Mae Martin’in yarı otobiyografik komedi-dramı, Mart karantinasının başında Birleşik Krallık’ta Kanal 4’te (ve uluslararası Netflix’te) ekranlara geldiğinde önemli ölçüde dikkat çekti.
Bu utanç verici, çünkü sadece altı gergin bölüm boyunca Martin’in kusursuz yazımı sayesinde büyüklüğünden çok daha fazla kahkaha, gözyaşı ve duygusal ikilik barındırıyor.
İyileşen uyuşturucu bağımlısı Mae’nin bastırılmış, ayrıcalıklı George (Fresh Meat’ten Charlotte Ritchie) ile ilişkisini inceleyen Feel Good, iş yaşam ve kimlik sorularını keşfetmeye geldiğinde hem hassas hem de keskin.
Ayrıca, Friends efsanesi Lisa Kudrow, Mae’nin korkunç annesi Linda olarak yapımda yer alıyor. Her şeyiyle ilgiye değer bir yapım.