Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir Milletvekili Zeynep Altıok önderliğinde oluşturulan önergeyle LGBTİ’lerin sorunlarının araştırılması üzere meclis komisyonu kurulmasını talep etti. TÜRİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 28.06.2015 tarihinde, İstiklal Caddesi’nde, Uluslararası Onur Haftası etkinliğine Tomalarla, biber gazı ve plastik mermilerle yapılan ağır müdahale, ülkemizde LGBTİ bireylerin ve keza ifade özgürlüğünün, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının hiçe sayıldığını …
CHP’den Onur Haftası Yürüyüşüyle İlgili Soru Önergesi
Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir Milletvekili Zeynep Altıok önderliğinde oluşturulan önergeyle LGBTİ’lerin sorunlarının araştırılması üzere meclis komisyonu kurulmasını talep etti.
TÜRİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
28.06.2015 tarihinde, İstiklal Caddesi’nde, Uluslararası Onur Haftası etkinliğine Tomalarla, biber gazı ve plastik mermilerle yapılan ağır müdahale, ülkemizde LGBTİ bireylerin ve keza ifade özgürlüğünün, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının hiçe sayıldığını bir kez daha göstermiştir. Konuyu yakından incelemek gerekirse;
Lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) bireylere yapılan ayrımcılık bu bireylerin çalışma ve yaşam haklarını ellerinden almaktadır. Bu sorunun çözümü ne radikal ne de karmaşık bir meseledir. Bu, uluslararası insan hakları hukukunun esasını oluşturan iki temel ilkeye dayanmaktadır: Herkesin kanun önünde eşit olduğu ilkesi ve ayrımcılık yasağı. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin üçüncü maddesi de bunu açıkça ortaya koymaktadır: “Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.”
Türkiye’de LGBTİ bireylere yönelik toplumsal algı, beraberinde büyük bir baskıyı da getirmektedir. Türkiye’de eşcinselliği yasaklayan yasalar yoktur. Ama Medeni Kanun’da “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ifadeleri de yer almamaktadır. Siyasal iktidarlar eşcinselliği kamusal alanda ya yok saymışlar ya da eşcinsellere karşı düşmanca tavırlar sergilemişlerdir.
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı yeterli yasal korumanın bulunmaması hemen her alanda LGBTİ bireyleri nefret suçlarına maruz bırakmaktadır. LGBTİ bireyler iş hayatında, okullarda, hastanelerde ayrımcılığa uğramakta; kendi aileleri tarafından dışlanmakta ve reddedilmektedirler. Türkiye’deki kentlerin ve kasabaların sokaklarında fiziksel saldırılara hedef olarak dövülmekte, cinsel saldırıya uğramakta, işkence görmekte ve öldürülmektedirler. Trans bireylerin büyük bir çoğunluğu zorunlu olarak seks işçiliği yapmaktadır.
Kaos GL’nin yüz yüze, çevrimiçi ve telefonla bildirilen vakalara dayanarak hazırladığı “2014 Yılında Türkiye’de Gerçekleşen Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu”na göre, raporlanabilen 351 nefret suçu vakasından 118’i cinayet, cinayete teşebbüs, fiziksel şiddet, silahla yaralama, tecavüz veya diğer cinsel saldırıları içerdiği; 118 vakadan sadece 31’i polise bildirildiği, 4’ü de mahkemeye taşındığı bilgileri yer almaktadır. Ayrıca Transgender Europe’un trans cinayetleri raporuna göre 2008-2013 yılları arasında Türkiye’de 34 trans birey öldürülmüştür (Kaos GL, 18 Kasım 2013).
“Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nın yasalaşmasıyla “nefret suçu” kavramı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlanmıştır ancak mevcut düzenleme ile “cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” temelli nefret ve ayrımcılığa karşı herhangi bir koruma getirilmemiştir. Ayrımcılıkla mücadele konusunda uluslararası standartlarda hazırlanmış bir mevzuat yürürlüğe girmemiştir. Anayasa Mahkemesi eşcinsellere “sapkın” demenin nefret söylemi olduğunu kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hükümete yakın yayın organlarının LGBTİ’leri hedef alan söylemleri artarak devam etmiştir.
Öte yandan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 3. Maddesine göre “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Buna rağmen, 28 Haziran 2015 Pazar günü İstanbul Beyoğlu’nda “LGBTİ Onur Yürüyüşü” için Taksim Meydanı’nda toplanan ve İstiklal Caddesi’nde yürümek isteyen gruplara polis, Valilik emri ile şiddet uygulamıştır. Polis, biber gazı ve tazyikli suyla insan sağlığını da tehdit ederek müdahale etmiştir. Ayrıca gün sonunda LGBTİ dernekleri tarafından Beyoğlu’nda bir barda düzenlenen partiyi de polis gaz bombası ve ses bombası atarak dağıtmıştır.
13 yıldır barışçıl şekilde gerçekleştirilen ve var olma mücadelesi veren LGBTİ bireylerin Uluslararası Onur Yürüyüşü’ne tahammül edemeyen zihniyet, 19.06.2015’te yine İstanbul’da gerçekleştiren ve hilafet talebini dile getiren göstericilere müdahalede bulunmamıştır. İstanbul Valiliği’nin “Ramazan” ayı nedeniyle izin verilmediğini söylediği yürüyüş, toplumun farklı kesimlerini de karşı karşıya getirmiştir. Siyasi iktidar, kışkırtıcı kararlarla suç işlemiştir.
28.06.2015 tarihindeki Uluslararası Onur Yürüyüşü’nde polis tarafından uygulanan orantısız şiddet, İç Güvenlik Yasası’nın ne amaçla çıkarıldığını da bir kez daha ortaya koymuştur. Bu müdahale taraf olduğumuz uluslarası sözleşmelere de aykırıdır.
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı LGBTİ bireylerin maruz kaldıkları ayrımcılığın, şiddetin, ötekileştirilmenin giderilmesi için sorunların tespitini ve nedenlerinin siyasi, iktisadi, sosyal ve psikolojik açılardan incelenmesi için Anayasa’mızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
Zeynep Altıok
CHP İzmir Milletvekili