The Away Days: Eşcinsel Bir Çiftin Yaşamını Anlattık

https://www.youtube.com/watch?v=VFaSs8ITisc Karanlık bir dairede kamera süzülerek ilerliyor. Köşede bir Pedro Almodovar filmi afişi. Merdivenlerden yukarı çıkıyor kamera. Bıçak tutan bir el var bu kez. Bıçağın ucu kanlı. Ve yerde yatan bir adam. Kanlar içinde. The Away Days’in “Calm Your Eyes” isimli şarkısına çektiği klip böyle başlıyor. Grup iki hafta kadar önce Facebook sayfasında klibi ilk …

Karanlık bir dairede kamera süzülerek ilerliyor. Köşede bir Pedro Almodovar filmi afişi. Merdivenlerden yukarı çıkıyor kamera. Bıçak tutan bir el var bu kez. Bıçağın ucu kanlı. Ve yerde yatan bir adam. Kanlar içinde.

The Away Days’in “Calm Your Eyes” isimli şarkısına çektiği klip böyle başlıyor.

Grup iki hafta kadar önce Facebook sayfasında klibi ilk paylaştığında, başına şu notu düşmüş:

“Tüm LGBTİ bireylerin açık ve güvenli bir şekilde yasayabileceği bir Türkiye hayal ediyoruz. ‘Calm Your Eyes’ adlı yeni müzik videomuzu farklılıklara ve bireyselliğe adıyoruz.”

Çünkü bu eşcinsel aşkı anlatan bir klip… Dümdüz hem de, yalana dolana kaçmadan. Bu açıdan bakıldığında da Türkiye için aslında bir ilk…

‘İzahı yok’

Grup üyeleriyle İstanbul Caz Festivali kapsamında Moda Sahnesi’nde verecekleri konser öncesinde buluşuyoruz.

The Away Days’in gitar-vokali Oğuz Can Özen, “(Geçmişte) Eşcinsel görünümü olan klipler oldu, evet,” diyor. “Ama biz açıkça bir eşcinsel çiftin ilişkisini ele alan bir hikaye anlattık. Bu kadar açıkça anlatan şu ana kadar hiç olmamıştı. Olmaması da inanılmaz şaşırtıcı.”

Klip, içeriğine de denk düşecek şekilde Onur Haftası’nda yayımlandı. Aslında planlanan bir şey değildi bu, diyorlar.

Ama çekimler uzayınca, Onur Haftası’na da epi topu iki hafta kala klip tamamlanınca, ‘Bekleyelim, o zaman yayımlayalım’ diye düşünmüşler. Daha anlamlı olur, demişler.

Peki Onur Haftası’nda yaşanan şiddet olayları hakkında ne düşünüyorlar?

“Düşünemiyor insan,” diyor gitarist Haktan İlhan: “Kendi yetiştiğim kültüre bakarsam, aklımın almayacağı şeyler. Halen daha izahı yok hiçbir şekilde. Var mı yaşananları sindirebilen?”

Klip ilk olarak clashmusic.com’da yayımlandı. İngiltere merkezli, müzik piyasasının en prestijli dergilerinden Clash’in internet sitesinde.

Ama The Away Days üyeleri, klibin Türkiye’deki müzik kanallarında yayımlanması konusunda biraz karamsar. Malum içeriği nedeniyle. Zaten klibi daha sunmamışlar bile müzik kanallarına.

Oğuz Can Özen nedenini şöyle anlatıyor: “Klipte eşcinsellik var diye bize olumsuz bir geri dönüş yaparlarsa çok büyük damarımıza basmış olurlar. Hiç döndürmesinler klibi daha iyi.”

Nedir bu ‘shoegaze’?

Calm Your Eyes’ın klibine dair, ‘Türkiye için aslında bir ilk dedik’ ya. The Away Days’in yaptığı bir çok şey aslında Türkiye için bir ilk.

Örneğin, Teksas’taki South by Southwest (SXSW) festivaline Türkiye’den katılan ilk müzik grubu olmuşlar.

Klipleri prömiyerlerini dünyaca bilinen müzik sitelerinde yapıyor. Şarkıları BBC Radio 6, Amazing Radio, XFM, Absolute Radio gibi mecralarda çalıyor.

ngiliz Guardian gazetesi mesela şöyle diyor onlar için: “Türkiye’den çıkma ‘shoegaze’ büyük bir fenomen olmayabilir. Ama (The Away Days’in) ne kadar yetenekli olduğu düşünülürse, pek yakında olabilir de.”

Hemen burada bir parantez açalım: Nedir bu ‘shoegaze’?

Aslında kendileri de böylesi yakıştırmalar yapıldıkça öğrenmişler bunun alternatif rock’un bir alt türü olduğunu, 80’lerin sonlarında İngiltere’den çıktığını, bu tarz müzikte vokalin bir enstrüman gibi kullanıldığını…

Oğuz Can Özen, “Reverb’ün bol kullanıldığı, müziğin daha sert olduğu bir müzik türü diye biliyorum. Slowdive, Ride, My Bloody Valentine gibi… Bize açıkçası ‘shoegaze’ denilene kadar bu saydığım gruplardan haberimiz yoktu. Ama bunu utanarak söylüyorum.” diyor.

Basçı Sezer Koç, “Ben çok shoegaze diyemiyorum yaptığımız müziğe” diye söze giriyor. Ekşi Sözlük’te kendileri hakkında yapılan bir yoruma daha çok katılıyor gibi görünüyor:

“The Away Days; Foals ya da Tame Impala’daki dinamizmi alıp, içinde sindirip, dışa melankolik, minör şekilde yansıtıyor diye bir yorumdu. Çok hoşuma gitmişti. O gruplardan, o müzikten ilham alıyoruz ve bu şekilde çıkıyor bizden tam olarak.”

Hiçbir yere ait olmamak

The Away Days, adı üzerinde, hiçbir yere ait olmama hissini buram buram yaşayan bir grup… Hayatı böyle yaşayınca, şarkıları da ister istemez böyle oluyor.

İSezer Koç, “Nereye ait olduğumuzu bilmiyoruz. Nerede olmak istediğimizi bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şu anda olmamız gereken yerden çok uzakta olduğumuz.” diyor.

“Açıkçası burada çok mutlu değiliz,” diye ekliyor Oğuz Can Özen. “Burada müziğimi ne paylaşabileceğim doğru bir platform var, ne bunu ulaştırabileceğim doğru yollar var, ne bunu alacak alıcı var. Yapan da yok.” Gülüyor ardından. Sonra da, “O zaman burada ne yapıyoruz yani?” diye soruyor.

Gözlerini İngiltere’ye dikmişler. Belki Londra, belki Brighton, belki Manchester’a gideriz diyorlar. Müziği geliştirmek için daha çok kişiye çalmamız lazım, o yüzden de taşınmamız lazım diye düşünüyorlar.

İngiltere turnelerinde seyircinin tepkisinden memnun ayrılmışlar. Daha meraklı, daha araştırmacı, daha aktif bir seyirci olduğunu düşünüyorlar.

150710083605_the_away_day_4_624x351_bbc_nocreditOğuz Can Özen, “Tabii ki onlar için en çarpıcı şey bizim Türkiye’den, İstanbul’dan geliyor olmamız” diyor yine gülerek:

“Sazıyla Londra’dan İstanbul’a gelen James diye bir adamın burada, Babylon’da türkü söylediğini düşünün. Aslında biraz garip bir şey düşününce…”

Acayip bir serüven

Peki İstanbul’dan ayrılırlarsa, müzikleri de değişir, o karanlık ama umutlu tınısı kaybolur diye bir tedirginlikleri var mı?

“İşte o çok bilinmez, çok acayip bir serüven.” diyor Sezer Koç.

Oğuz Can Özen de söze giriyor: “Bu, en merak ettiğimiz şeylerden biri. Acaba gidebilecek miyiz? Gidince orada yaşayabilecek miyiz? Yaşayınca orada üretebilecek miyiz? Üretince bu müzik nasıl olacak? Nasıl hissedeceğiz? Onu görmek için yaşıyoruz diyebilirim aslında.”

Görmek için yaşadıkları bir şey daha var: Glastonbury Müzik Festivali’nde çalmak…

Sezer Koç, “Beş sene önce, daha Oğuz Can’la ilk tanıştığımız akşam konuştuğumuz bir şeydi bu” diyor.

Haktan İlhan, “Jools Holland’ı da ekleyelim” diye ricada bulunuyor ardından, BBC 2’de yıllardır yayımlanan bir müzik programına atıfla…

Oğuz Can Özen, şakayla karışık, “Buradan Jools Holland’a seslenelim mi?” diye soruyor: “Jools Holland Bey, programınızda bize de yer verir misiniz?”

İçimden bir ses, duysa verir diyor.

Kaynak: BBC

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir