fbpx   .  

‘Neden Ayırıyorsun Gayleri Sapiens Sınıfından? Evcil Hayvan Mı Seviyorsun Hem?!’

Bugüne kadar yazmadığım konu neredeyse kalmadı. Havuz medyası emekliliğimden sonra disipline girmiş biri olarak internetten hepsini çıkarabilirsiniz. Bir dönemin çok tık alan eğlenceli sitelerinden birkaç ana akım gazeteye, bir alışveriş sitesi magazininden, bağımsız haber portallarına kadar pek çok yerde bilimsel olmayan makalelerim yayımlandı. Bu kadar ego yeter! Bildiklerimi, hali hazırda sayısı memlekette giderek azalan okur-yazarla paylaşmak istiyorum. Öyle ya; tükettiğimiz kadar üretmek durumundayız.

Hassasiyetle üzerinde durduğum, ben durdukça altımda bana batan noktalardan biri, hatta başında geleni: Dil hassasiyeti.

Herkes edebi metinler yazarı olmak zorunda değil, ancak ana dilini konuşan bireylerin, onu doğru konuşması gerektiği kanısındayım ve bunda da direniyor ve diretiyorum!

 

Hemen her gün heteroseksist dünyanın dayatmaları altında ezildiğini düşünen lgbt bireylerinin bu konuda daha da özen göstermeleri gerektiğini salık veriyorum. Yoksa ne farkımız kalır baskıcı, şiddetli erkek egemenden ve onun dilinden öyle değil mi?

Örneğin, her dallamanın dallandırıp budaklandırdığı, o her cümlenin sonuna koyduğu (adeta onu koyunca kendilerini çok şakacı şirin hissediyorlar sanki) fiilen kadın cinsel uzvuna gönderilen küfrü, lgbt bireyi etmesin mesela. “Abartma istersen” diye yazanların hassasiyet namına hücre barındırdıklarını düşünmüyorum. Dilinize koyduğunuzla gerçekte o kadına rızasız ‘konulan’ arasında fark görmüyorum. Onun adına, her ne kadar bu topraklarda ciddiye alınmasa da “tecavüz” deniyor. Koymaya çok meraklı sistematik zaaflı hetero erkekler öyle şirin, öyle sempatikler ki, ülkemizde o isimle bir spor gazetesi bile çıkarıyorlar abisi.

Geçen sabah Twitter’da sonradan takibe aldığım, kendisini hetero olarak kategorilendiren bir erkeğin “gayler seviliyorsunuz karşiiiiim” şeklinde bir ızdırabına tanıklık ettim. Izdırap diyorum, ki öyle olmalı, yoksa hangi gay durup dururken “guten morgen heterolar” diye bağırır ki? Durduk yere neyin vurgusu yapılıyor?! Ne için ve ne gerek var? Diye sordum. Cevap bırak cinsel kimliği, zekama hakaret açıkçası.

-İçimden geldi yazmak istedim abartma istersen.

-Hö?

Bir de bilirsiniz böyle “senle muhattabiyete giriyorum ama yanlış anlaşılmasın, erkekliğim sorgulanmasın ki, bu yüzden her cümlemin sonuna ‘karşiiim’ ekleyeyim de öne çıksın” kasılmaları vardır. Hah işte öyleli bitiyor cümleleri. Dil hassasiyeti öyle bir şey. Neden ayırıyorsun gayleri sapiens sınıfından? O içinizden gelen, o yazmak istediğiniz ‘samimi’ hareketleriniz ötekileştirmedi mi hep herkesi. Ufak ama mide bulandırıcı. Evcil hayvan mı seviyorsun hem? Yere batsın senin sevgin, eksik kalsın.

Akabinde uğradığım sosyal linç (linç eden güruhtan hemen herkesin kendisine laik demesi de çok ironik oldu gerçekten) bırakın hassasiyeti, konuştukları ana dillerini anlamadıklarını, bilmediklerini gösteriyordu. Soğan cücüğü kadar kelime dağarcığınızla günde hepi topu 100 kelime konuşabiliyorsunuz ve onda da birbirinizi ya yanlış anlıyor ya da hiç anlamıyorsunuz. Ne enteresan bir tez konusu değil mi?

Özellikle medyada hakim cinsiyetçi dile eleştirel yaklaşan bir oluşum var, beğendiğim. Cinsiyetçi Medya Takip- CinsoMedya. Aynı isimle Twitter’da takip edebilir ve aslında her gün okuduğunuz ama belki de farkına varamadığınız aşınmış ayrımcı dillerin ayırdına varır ve belki siz de biraz öfkelenir ve hatta değiştirmek için debelenirsiniz.

Oscar adaylarından Arrival’ı ancak dün akşam seyredebildim. Zamanlamanın tam da konumuzla denk düşmesi manidarlar manidarı. Çünkü filmin teması; ‘dünyayı barışçıl bir evrensel dil kurtaracak.’ Ay ben şok.

Hem ne demiş Sezen; dil çöplerini naylon torbalarında saklıyor.

Bana bunlarla gelin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.