Binlerce Kişinin Önünde Sana Veda Ediyorum.. ‘2 Erkek 1 Kadın..’

Adımın hiçbir önemi yok, hele ki şu günlerde her şey daha da zor sanki. 28 yaşında eşcinsel bir erkeğim. İstanbul'da yaşıyorum. Gmag'e attığım mail sonrası, karşınızdayım. Bu, 4 yıllık üzücü, yıkıcı, paramparça edici bir aşk hikayesi. Kendisine söyleyemediğim ne varsa, binlerce kişinin önünde söylemek istedim, biliyorum ki okuyacak. Bitti.. Sonunda bitti.. Hayatımızda her ne yaşıyorsak …

Adımın hiçbir önemi yok, hele ki şu günlerde her şey daha da zor sanki. 28 yaşında eşcinsel bir erkeğim. İstanbul’da yaşıyorum. Gmag’e attığım mail sonrası, karşınızdayım. Bu, 4 yıllık üzücü, yıkıcı, paramparça edici bir aşk hikayesi. Kendisine söyleyemediğim ne varsa, binlerce kişinin önünde söylemek istedim, biliyorum ki okuyacak.

Bitti.. Sonunda bitti..

Hayatımızda her ne yaşıyorsak kader diyoruz dimi? ama ben bu kaderi es geçmek istiyorum, kaderime kızıyorum. O kadar acı çekiyorum ki, o kadar içim acıyor ki, kelimeler ile ifade edemiyorum. Onunla bir kış günü tanıştık. Hiç unutmam, onu ilk taksimde arkadaşlarımla sürekli gittiğim bir mekanda görmüştüm, ilk defa aşık olmanın ne olduğunu anladığım o gün. Üstünde uzun kahverengi bir kaban, dağınık saçları ve yeşil gözleri…Sanki 16-17 yaşındaymış gibi titrediğimi hala hissediyorum. ‘Merhaba’ diye başlayan hikaye, yine hoşçakal ile bitti. Çünkü evliydi.

Düşünebiliyor musunuz, aşık olduğunuz adam başka biriyle, ona da size baktığı gibi bakıyor mu? size söylediği sözleri ona da söylüyor mu?

Söylüyormuş..

Detayları uzunca yazmak istesem de imkansız. Çok uzun hikaye, bu hikayenin en önemli kısmı bunca sene sonra gelen Ayrılık

Bana beraber yaşlanalım, diyen o adam, daha fazla devam edemeyeceğini, karısını sevdiğini söyledi. Belkide haklıydı, ona ne verebilirdim ki? sonsuz sadakat evet. Bitmeyecek bir saygı, azalacağını tek bir saniye bile düşünmediğim sevgimi.

Beraber aldığımız köpeğimle şimdi, küçücük olan evim, bana kocaman geliyor, hiçbir yere sığamıyorum. Her dinlediğim şarkı onu hatırlatıyor. 2 haftadır işe gitmiyorum, yapmam gereken işleri, evde perişan halde yetiştirmeye çalışıyorum. Her gün, her dakika çalan telefonuma artık asla bakmak istemiyorum. En kötüsü de ne biliyor musunuz? bir daha böyle sevebilecek miyim korkusu. Ah ne berbat bir şey. Ne zor sevmesi, yeniden alışabilmesi.

Son gün..Son Konuşmalar..

Belli bir süredir sanki hissediyordum, artık konuşmamaya, paylaşmamaya başlamıştık. Seks ise zoraki, sanki sadece tatmin. Dokunmak, hissetmek yok, hissiz..

Neden film repliği gibi ayrılıklar? ‘Seninle bir şey konuşmak istiyorum..’

Evet?

Olmuyor..

Ne olmuyor?

Bitirelim..

İşte bana asıl koyan bu oldu, ne kadar kolay dimi? Peki ne olacak benim bunca yıl döktüğüm gözyaşım? emeğim? fedakarlıklarım? sadakatim? hepsi bulut..Uçtu gitti.

Sana..

Hatırlıyor musun bana, Cihangir’de gittiğimiz o küçük kafede şey demiştin, ‘Uzun zamandır hiç böyle mutlu hissetmemiştim’ diye. İşte bende sana şimdi diyorum ki, hiç bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum, yıkıldığımı ve parçalandığımı, ne çok sevmişim seni, şimdi anladım. Söylesene seni nasıl atacağım içimden?

Umarım söylediğin gibi mutlu olursun, şimdi biz Kömür ile artık senin olmadığın ve asla olamayacağın evde oturuyoruz.. şapşal sürekli camda, oda özlüyor. Ama biliyorum geçecek, bitecek..

Bana kattıkların için, beni hayata karşı hazırladığın için, aşka inandırdığın için teşekkür ederim YEŞİL.

Teşekkür ederim..

Bulut.

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir