LGBTİ+ Bireylerin Korona Virüs Aşısını Yaptırmakta Daha Tereddütlü Olduğu Ortaya Çıktı

Savunucular, virüsün LGBTİ+ topluluğu üzerindeki etkisini tam olarak anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Yeni bir anket, virüsün topluluk üzerindeki orantısız etkisine rağmen, LGBTİ+ bireylerin COVID-19 aşısı olma konusunda tereddütlerinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Colorado LGBTİ+ kuruluşu Out Boulder County tarafından yapılan bir ankete göre, kuir ve transseksüel bireylerin cis cinsiyetli, heteroseksüel kişilere göre yeni koronavirüs için aşı olmayı planlamadıklarını veya yapıp yapmayacaklarından emin olmadıklarını söyleme olasılıkları iki kat daha fazla. LGBTİ+ olmayanların sadece% 9’unun aksine, LGBTİ+ bireylerin yaklaşık % 17’si bu grupta yer aldı.

17 Aralık ile 7 Ocak tarihleri ​​arasında 2272 kişiyi inceleyen rapor, söz konusu aşılama planlarına gelince, LGBTİ+ topluluğunun trans ve cis cinsiyetli üyeleri arasında genel olarak istatistiksel bir fark bulamadı. Ancak bu nüfus içinde, cis cinsiyetli ve trans kadınlar aşı yaptırma konusunda çekincelerini en çok ifade eden kadınlardı: kuir, cis cinsiyetli kadınların % 26’sı ve trans kadınların % 18’i kesinlikle aşı olacaklarını belirtmeyi reddetti.

COVID aşısı yaptırma konusunda neden tereddüt ettikleri sorulduğunda, bireylerin ezici çoğunluğu güvenlikle ilgili endişelerini dile getirirken – hem “Hayır” hem de “Emin değilim” gruplarının % 70’inden fazlası- daha az sayıda kişi ilacın etkinliği veya hükümete olan güvensizliği dile getirdi.

Bu korkular, tıp endüstrisi ile etkileşim halindeyken LGBTİ+ bireyler tarafından bildirilen ezici ayrımcılıktan kaynaklanıyor olabilir. Ulusal Trans Eşitlik Merkezi’nin 2015 yılında yaptığı bir ankete göre, trans bireylerin yüzde 33’ü bir doktor veya sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından geri çevrildi ya da geçtiğimiz yıl tıbbi bakım ararken ayrımcılık ve tacize maruz kaldı. Diğer bir % 23, kötü muameleden korkarak doktora gitmeyi ertelediklerini söyledi.

Bu arada, Center for American Progress tarafından 2017 yılında yapılan bir anket, sağlık hizmetleri ortamlarında ayrımcılığın LGBTİ+ topluluğunun neredeyse tüm üyeleri için yaygın olduğunu ortaya koydu. Yanıt verenlerin tahminen % 8’i gerçek veya algılanan cinsel yönelimleri nedeniyle tıbbi olarak reddedilmişler.

ABD’de tahmini 42 milyon kişinin en az bir COVID aşısı olduğu bildirildiğinden, bu bulgular LGBTİ+ topluluğu için kritik öneme sahip ve enfekte olurlarsa ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalmaları daha olası. ABD Gay ve Lezbiyen Tıp Derneği ve Fenway Enstitüsü gibi tıp otoriteleri, kuir ve trans bireylerin, yeni koronavirüsü daha ölümcül hale getirme potansiyeli olan kanser, kardiyovasküler hastalık ve HIV / AIDS gibi önceden var olan sağlık koşullarına sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu iddia ediyor.

Ek olarak, LGBTİ+ kişilerin virüse yakalanma riskiyle karşı karşıya oldukları durumlara yerleştirilmeleri daha olası. Kuir ve trans gençlerin uygunsuz bir şekilde marjinal olarak barındırılma veya sosyal olarak uzaklaşamayacakları barınaklarda barındırılma olasılığı yüksekken, LGBTİ+ çalışanların daha yüksek oranları, halkın üyeleriyle etkileşimde bulundukları restoranlar gibi hizmet işlerinde istihdam ediliyor.

Türünün ilk çalışması olan Out Boulder County İcra Direktörü Mardi Moore, bir basın açıklamasında COVID-19’un LGBTİ+ topluluğu üzerindeki sayısız etkisini gerçekten anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. ABD’de sadece bir avuç eyalette cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili soruları koronavirüs veri toplamalarına dahil ediyorlar, bu da halk sağlığı yetkililerinin bu gibi sayıların daha büyük LGBTİ+ topluluğuna nasıl tercüme edildiğini bilmelerinin hiçbir yolu olmadığı anlamına geliyor.

Moore, “Veri toplamada LGBTİ+ kişiler tanımlanmazsa, halk sağlığı kurumları, hastane sistemleri ve diğer sağlık kuruluşları tarafından görülemeyiz” dedi. “Bizi görmezlerse biz yokuz ve bize tahsis edilen kaynakları almak neredeyse imkansız.”