Bunu homoerotik drama bir 'Kuir Aslan' kazandı ve izlemek için sabırsızlanıyoruz. 1970'lerde Şili'de bir erkekler hapishanesinde geçen The Prince, Juan Carlos Maldonado'nun oynadığı Prens takma adlı Jaime isimli yakışıklı genç bir mahkumla, daha olgun hücre arkadaşı Potro'ya (Alfredo Castro) odaklanıyor. Parmaklıklar ardındaki hayata fantastik ve sert görünen bir bakış atan filmde erkeklerin hepsi değilse de …
Venedik Film Festivali’nden Ödülle Dönen Yılın En Homoerotik Kuir Filmi ‘The Prince’a İlk Bakış
Bunu homoerotik drama bir ‘Kuir Aslan’ kazandı ve izlemek için sabırsızlanıyoruz.
1970’lerde Şili’de bir erkekler hapishanesinde geçen The Prince, Juan Carlos Maldonado’nun oynadığı Prens takma adlı Jaime isimli yakışıklı genç bir mahkumla, daha olgun hücre arkadaşı Potro’ya (Alfredo Castro) odaklanıyor.
Parmaklıklar ardındaki hayata fantastik ve sert görünen bir bakış atan filmde erkeklerin hepsi değilse de çoğu diğer erkeklerle seks yapmaya sıcak bakıyor.
Mario Cruz’un aynı adlı romanından Sebastian Munoz’un yönetmenliğinde beyazperdeye uyarlanan film 7 Aralık’ta bütün büyük platformlarda yayınlanacak.
Hemen telefonlarımıza alarmlarımızı kuralım…
Attitude’a göre yönetmen Munoz filmle ilgili,
‘Bu kitabı bir sahafta buldum. Bu ucuz ve erotik bir roman gibi görünen kitabın arkasında, 1970’ler Şili toplumunun mahkumlar arasındaki şiddet, aşk ve seks üzerinden anlatılan müthiş bir portresini bulmayı beklemiyordum.’
’40’larında bir eşcinsel erkek ve üstü kapalı olmadan eşcinsel olma hakkını kazanmış neslin bir parçası olarak, bu kitabın hem Şili solu hem de muhafazakârlar için zamanında ne kadar rahatsız edici olduğunu tahmin bile edemiyorum. Bu hikâyeyi beyazperdeye taşımak ve ürün tasarımı, alan, mimarı, doku ve renk yaratımı konusundaki tecrübelerimi The Prince’in dünyasını inşa etmek için kullanmak konusunda bana ilham verdi.’ Dedi.
Pecadillo Yapım’ın Youtube’daki fragmanında film şu şekilde tarif edilmiş:
‘Jamie en yakın arkadaşı Çingene’nin ölümünden sonra hapishaneye gönderilir. Burada gençliği ve yakışıklılığıyla ‘Aygır’ adında daha yaşlı ve saygın bir adamın dikkatini çeker ve onun himayesine girer.’
‘Prince kendisini bir başka mahkuma doğru çekilirken bulunca, korumanın bir karşılıkla geldiğini öğreniyor. Kendisini hapishane siyasetinin ortasında bulan Prince, bütün hapishaneyi kaosa sürükleyebilecek, aşk ve sadakat arasında bir savaşa girer.’
Film, Orange is the New Black’le Stranger By the Lake’in karışımı gibi görünüyor. Kesinlikle bayıldık!
Venedik Film Festivali’nde bu seneki Kuir Aslan ödülünü kazanan film, şu an için Rotten Tomatoes’ta %92’lik bir oya sahip.