Edebiyatta Eşcinsellik: Hemcinsine Tutkun Bedenler

Radikal Kitap’tan Gökçen Ezber, piyasaya yeni çıkan ve “edebiyattaki eşcinsellik” konusunu işleyen “Hemcinsine Tutkun Bedenler” isimli kitap hakkında yazdı. İşte bu yazı: Eşcinsellik gibi yasaklarla ve ayıplamalarla tanımlanan ve tabu haline gelen bir konunun, yargılayıp ötekileştirme yerine anlama amacıyla konuşulup tartışılabilir hale gelmesi için, bu olgunun tarihsel bir bakış açısı içinde irdelenmesi önemlidir. Tarih, kurduğu …

Radikal Kitap’tan Gökçen Ezber, piyasaya yeni çıkan ve “edebiyattaki eşcinsellik” konusunu işleyen “Hemcinsine Tutkun Bedenler” isimli kitap hakkında yazdı.

İşte bu yazı:

Eşcinsellik gibi yasaklarla ve ayıplamalarla tanımlanan ve tabu haline gelen bir konunun, yargılayıp ötekileştirme yerine anlama amacıyla konuşulup tartışılabilir hale gelmesi için, bu olgunun tarihsel bir bakış açısı içinde irdelenmesi önemlidir. Tarih, kurduğu zamansallık penceresinden, insanlara, toplumlara ve olgulara, zamana ve mekâna bağlı koşullardan bağımsız bakmamızı sağlar. Bir başka deyişle, somut bilgiye dayanan tarafsız bir tarihsel bakış, insana kendi özel yaşamını ve dünyadaki varoluşunu, önyargılardan arınmış bir biçimde gösterebilir. Tarihçi Halit Erdem Oksaçan, Sultanlar Devrinde Oğlanlar (Agora, 2014) ve Eşcinselliğin Toplumsal Tarihi (Tekin, 2012) adlı kitaplarında, eşcinsellik bağlamında bu türden iki tarihsel çalışmaya imza atmış bir araştırmacı. Oksaçan şimdi de, 1800’lerden günümüze eşcinselliğin tarihsel izini edebiyat metinlerinde sürüyor.

Oksaçan, “Modern Dünya Edebiyatında Eşcinsellik” adlı beş kitaplık bir dizi projesinin ilk kitabı olan Hemcinsine Tutkun Bedenler’de, eşcinselliğin bir terim olarak ortaya çıktığı 1800’lerin sonundan 1950’lere dek olan dönemde, eşcinsellik temasını irdeleyen edebiyat yapıtlarına bir özet bakış sunuyor. Oksaçan, söz konusu dönemde yayımlanan romanların ana izleklerini, “hemcinse duyulan aşk” ve daha sonra bir terim olarak kurgulanan “eşcinsellik” bağlamında okura aktararak, okumalarını bu alanda yoğunlaştırmak isteyenlere, alana giriş niteliğinde bir yol haritası, bir ilk-bütünce sunuyor. Agora Kitaplığı’ndan çıkan bu beş kitaplık projenin ikinci kitabında, eşcinselliğin salt dil ve özne bağlamında irdelendiği dönemin sonrasında, 1950 ve 1980 yılları arasındaki dönemde, nasıl toplumsal bir olguya ve bir özgürlük hareketine dönüştüğü ele alınacak. Dizinin üçüncü kitabı ise, eşcinselliği “küreselleşme” kavramı bağlamında irdeleyecek. 1980 ve 2000 yılları arasındaki dönemi ele alacak bu üçüncü kitapta, yaşanan çevre felâketleri, toplumsal özgürlük hareketleri, eşcinsel alt-kültür, marjinallik, iki kutuplu dünyanın çatırdadığı ve Ortadoğu savaşlarının patlak verdiği, işgaller, krizler ve AIDS salgını gibi olgular bağlamında eşcinsellik olgusu irdelenecek. Dizinin dördüncü kitabı ise, 1990’ların ortalarında çizilen bir başlangıç çizgisinden hareketle, tarihin ve ideolojilerin sonu olarak tanımlanan bilgi ve teknoloji çağında eşcinsellik olgusuna yaklaşıyor. Dizinin son kitabı ise, merceğini günümüze çevirerek, eşcinselliğin artık siyasal ve toplumsal örgütlenmelerde tezahür ettiği, hem biyolojik hem de toplumsal cinsiyetin akışkanlığını savunan queer kuram bağlamında kavramsallaştırıldığı 2000’li yılları tartışıyor.

Bir yol haritası
Oksaçan’ın kitabın giriş bölümünde belirttiği gibi, bu kitap daha önce yazdığı iki tarihsel incelemeyi, edebiyat penceresinden tamamlayı amaçlayan bir çalışma. Kitapta, eşcinselliğin bir terim olarak bilim literatüründe kullanılmaya başlandığı ve edebiyat metinlerinde de güçlü bir tema olarak okurların karşısına çıktığı modern dönem başlangıç noktası olarak kabul edilmiş. Yazarın giriş bölümünde belirttiği gibi, Hemcinsine Tutkun Bedenler, “bir dünya modern eşcinsel edebiyat antolojisi ya da dünya modern eşcinsel edebiyatı tarihi değildir”. Yazar, “Modern Dünya Edebiyatında Eşcinsellik” adlı dizinin ne olmadığını belirttikten sonra dizinin işlevini tam olarak açıklamasa da, ilk kitabın içeriği bağlamında, eşcinselliğin modern dünya edebiyatında irdelendiği bu çalışmanın, bu alanda okuma yapmak isteyenlere giriş niteliğinde bir yol haritası ve bir özet bakış işlevi gördüğünü söyleyebiliriz.

Hemcinsine Tutkun Bedenler, Shakespeare’in homoerotik oyunlarının yayımlandığı on yedinci yüzyıldan İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemden örnekler sunuyor. Yazarın seçtiği yazınsal metinlerde, hemcinsler arasındaki aşkın henüz özneyi tanımlayan bir terim haline gelmediği dönemlerden, bir kimlik tanımına dönüşen “eşcinsellik” kavramının gelişiminin izi sürülüyor. Kitap, söz konusu dönemin yazınsal yapıtlarından hareketle, sırasıyla hemcinsler arasındaki aşkın ve eşcinselliğin nasıl toplumsal ve siyasal bir harekete dönüştüğünü göstermeyi hedefliyor. Bu çerçevede, D.H. Lawrence, Oscar Wilde, André Gide, Thomas Mann, James Baldwin, Jean Cocteau, Jean Genet, Christopher Isherwood ve Truman Capote gibi yazarlardan oluşan bir bütünce içinde, temelleri modern dönemde atılmış “eşcinsel edebiyat”ın ana hatları çizilmiş.

Hemcinsine Tutkun Bedenler, 1800’lerden 1950’lere dek olan dönemde yazan romancılardan örneklerle oluşturduğu bütünce içinde, eşcinsellik temasını, “aşk”, “beden”, “duygulanım” ve “Sodomun Zehirli Tacı” başlıkları altında dört ana perspektifte irdeliyor. “Aşk” başlığı altında örneklendirilen Andre Gide’in Sapık Sevgi (Corydon) ve Kalpazanlar, Jean Genet’nin Çiçeklerin Meryem Anası, Truman Capote’nin Başka Sesler, Başka Odalar, Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm ve Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi gibi yapıtlarda, Eski Yunan’ın ve mitolojinin “oğlancılık” bağlamından sıyrılan ve eşcinselliğe evrilen hemcinse duyulan aşkın izi sürülüyor. Thomas Mann’ın Tonio Kröger ve Gore Vidal’in Kent ve Tuz gibi romanları ile genişleyen bakış açısı, eşcinsel aşkın toplum tarafından nasıl baskılandığını ve bu aşkın kendini gerçekleştirmesinin bu nedenle ne kadar güç olduğunu roman karakterleri aracılığıyla anlatıyor. Oksaçan, incelemesini başlattığı dönemde artık yavaş yavaş hemcinsler arası arzudan ve oğlancılıktan sıyrılıp, bireyi tanımlayan bir niteliğe evrilen eşcinsel aşkın heteronormatif toplum içinde ayakta durmasının ne kadar güç olduğunu edebiyatta örneklendirdikten sonra, romanlarında eşcinsel aşkı betimleyen ve irdeleyen yazarların, heteroseksüel aşka ve heteronormatif aile yapısına yönelik eleştirilerini özetliyor. Oksaçan, eşcinselliğin edebiyat yapıtlarında sorgulanmaya başlamasıyla birlikte, ‘ailenin ve heteroseksizmin karanlık yüzü(nün) de ifşa edilmeye’ başlandığını belirtiyor.

Oksaçan’ın kitabı, homoerotik arzunun tanımladığı hemcinsler arası aşkın eşcinselliğe evrimini, modern edebiyatın örneklerinde incelerken, tarihsel, toplumsal ve siyasal bağlamların, insan cinselliğine yönelik algıları ve tanımları nasıl etkilediklerini de edebiyat örnekleri üzerinden göstermeye çalışmış. Yazarın kitabın sonuç bölümünde de belirttiği gibi, bu kısa inceleme, eşcinsellik durumunun yazınsal görüngülerini, tüm ‘olumlu ve olumsuz yönleriyle’ ele almaktadır. Yazar, bu yazınsal yapıtlarda çoğunlukla ’saplantılı, sorunlu, aile ve toplumla çatışan bireyler’ olarak betimlenen eşcinsel karakterler üzerinden, eşcinsellerin kimlik mücadelesinin ve hal taleplerinin izinin sürülebileceğine işaret ediyor.

“Modern Dünya Edebiyatında Eşcinsellik”, eşcinsellik ve edebiyat alanında Türkçede eksikliği duyulan özgün bir çalışma olması açısından önemli bir dizi olacak gibi görünüyor. Hemcinsine Tutkun Bedenler, 1800’lerden 1950’lere, zaman zaman tarihsel olarak daha eski dönemlere de uzanarak, modern dünya edebiyatından seçilen örnekler üzerinden, edebiyatta eşcinsellik temasının izini sürüyor. Çalışma, edebiyatta eşcinsellik bağlamında örnekler arayan okurlar için, bu alana giriş niteliğinde bir kılavuz olarak okunabilir.

erdem_kapak_yeniHEMCİNSİNE TUTKUN BEDENLER
Halit Erdem Oksaçan
Agora Kitaplığı, 2015
153 sayfa, 18 TL

Ana Görsel: Eşcinsel yazar Truman Capote

Kaynak: Radikal Kitap

Yorumlar

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir