Yeni bir rapora göre, gay, lezbiyen veya biseksüel olmak 69 Birleşmiş Milletler üye devletinde hala suç. Son yirmi yılda dünyanın birçok ülkesinde LGBTİ+ hakları konusunda önemli gelişmeler oldu- ancak bazı bölgelerde eşcinsel ilişkiler hala suç olarak görülürken, bazı bölgelerdeki ilerleme oldukça yavaş. ILGA World (Uluslararası Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği) tarafından yayınlanan yeni …
Eşcinselliğin Hala Suç Olduğu Tehlikeli ve Baskıcı Ülkelerin Haritası Çıkarıldı
Yeni bir rapora göre, gay, lezbiyen veya biseksüel olmak 69 Birleşmiş Milletler üye devletinde hala suç.
Son yirmi yılda dünyanın birçok ülkesinde LGBTİ+ hakları konusunda önemli gelişmeler oldu- ancak bazı bölgelerde eşcinsel ilişkiler hala suç olarak görülürken, bazı bölgelerdeki ilerleme oldukça yavaş.
ILGA World (Uluslararası Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, aynı cinsiyetten cinsel ilişkilerin 2020’de 69 Birleşmiş Milletler üye devletinde hala suç olarak kabul edildiğini ortaya koydu.
Sayı, 2019’da sadece bir azalmanın yaşandığını ve birçok ülkede LGBTİ+ hakları konusunda ilerlemenin durduğunu gösteriyor.
15 Aralık Salı günü yayınlanan rapora göre, bu devletlerden en az 34’ü son beş yılda eşcinsellik karşıtı yasalarını aktif olarak uyguladı- ancak gerçek sayı “çok daha yüksek” olabilir.
Brunei, İran, Moritanya, Nijerya (eşcinsellik 12 kuzey eyaletinde ölümle cezalandırılıyor), Suudi Arabistan ve Yemen dahil olmak üzere altı BM üye devletinde eşcinseller için ölüm cezası yürürlükte.
ILGA, ölüm cezasının diğer beş BM üye devletinde de- Afganistan, Pakistan, Katar, Somali ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde verilebileceğini, ancak daha az yasal kesinlik olduğunu söyledi.
Ayrıca, 42 BM üye devletinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda ifade özgürlüğünün önünde yasal engelleri varken, 51 devlet, LGBTİ+ topluluğuna adanmış STK’lar kurulmasını yasaklıyor.
Eşcinsel ve biseksüeller, 69 Birleşmiş Milletler üye devletinde “her an” tutuklanabilir durumda.
ILGA World’de araştırma koordinatörü ve raporun baş yazarı Lucas Ramón Mendos, “Aralık 2020 itibarıyla 69 devlet, aynı cinsiyetten rızaya dayalı ilişkiyi suç saymaya devam ediyor” dedi.
“Gabon, 2019’da geçirdiği suç sayma hükmünden geri adım attığı için rakam bu yıl bir azaldı- bu, modern tarihte türünün en kısa ömürlü yasası haline geldi.
“Dahası, geçen hafta Bhutan parlamentosu rızaya dayalı eşcinsel ilişkilerin suç olmaktan çıkarılmasına yönelik bir tasarıyı onayladı ve yakında yasa ile imzalanabilir” diye ekledi.
Mendos, bu ülkelerdeki insanların aynı cinsiyetten cinsel faaliyet şüphesiyle “her an rapor edilip tutuklanabileceğini” ve bazı bölgelerin kuir insanları “hapis, kamusal kırbaçlama ve hatta ölüm” ile cezalandırdığını söyledi.
Rapor ayrıca geçen yıl yaşanan bazı olumlu değişikliklerin de altını çizdi. Temmuz 2020’de Sudan, aynı cinsten cinsel aktiviteye yönelik ölüm cezasını kaldırırken, aynı cinsten evlilikler artık 28 BM üye devletinde yasal, çünkü Kosta Rika, kuir çiftlere yasal tanınmayı genişletti ve bunu yapan ilk Orta Amerika ülkesi oldu.
Bu arada, Monako ve Karadağ, son 12 ayda medeni birliktelikleri yasallaştırdı, yani 34 BM üye devleti artık eşcinsel çiftler için bir tür yasal tanıma sunuyor.
81 BM üye devletinin işyerinde cinsel yönelim temelli ayrımcılığı yasaklayan kanunları uygulayarak işyerindeki LGBTİ+ kişilerin haklarını da iyileştirmeye devam ediyor. 20 yıl önce sadece 15 ülke işyerinde LGBTİ+ kişiler için yasal koruma sağlıyordu.
Rapor ayrıca, dönüşüm terapisini ülke çapında yasakladığı için Almanya’ya övgüde bulundu; bu, dört BM üye devletinin şu anda travma yaratan uygulama üzerinde açık, ulusal yasaklara sahip olduğu anlamına geliyor.
Diğer beş BM üye devleti- Avustralya, Kanada, Meksika, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri- “yerel yasaklar”a sahip, bu da uygulamanın bazı bölgelerde yasak olduğu anlamına gelir.
ILGA program direktörü Julia Ehrt, koronavirüs salgını toplulukları belirsizliğe sürüklerken 2020’de dünya genelinde LGBTİ+ bireylerin karşılaştığı zorlukları ele aldı.
Ehrt, “Birçoğu daha da eşitliksiz ve şiddet içeren bir dünyada hayatta kalmak için mücadele ediyor” dedi.
“Topluluklarımız için, güvenli alanlar bir gecede önemli ölçüde küçüldü. Bazı hükümetler bu koşullardan yararlandı ve bize baskı yapma, zulmetme, bizi günah keçisi yapma ve şiddetle ayrımcılık yapma çabalarını arttırdı.”
“Birçok yerde kanunlar zaten eşitsizliğin bir nedeni idi, işler daha da kötüye gitti.”
Ehrt sözlerine şöyle devam etti:
“Bu tür endişe verici durumların ortasında, şiddete ve ayrımcılığa karşı açık yasal korumalar- her zamankinden daha fazla- insan haklarımızı ve haysiyetimizi korumak, zararları önlemek ve maruz kaldığımız ihlalleri iyileştirmek için çok önemli hale geldi.”