SKANDAL! İran’ın LGBTİ+ Çocuklara Elektroşok Uyguladığı Ortaya Çıktı!

Bir Birleşmiş Milletler raporu, İran İslam Cumhuriyeti’nin diğer insan hakları ihlallerinin yanı sıra LGBTİ+ çocuklara elektrik şoku uyguladığını ortaya çıkardı.

İngiliz LGBTİ+ kampanyacısı Peter Tatchell, The Jerusalem Post’a verdiği demeçte, rejimin “Naziler ve diğer faşist rejimler tarafından uygulanan LGBTİ+ karşıtı tıbbi tedavileri tekrarladığını” söyledi.

Tatchell Twitter’da İran’ın uluslararası tıp derneklerinden ve konferanslardan çıkarılması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler İran Özel Raportörü Javaid Rehman’ın “lezbiyen, gay, biseksüel ve trans çocukların elektrik şoklarına, hormon ve güçlü psikoaktif ilaçlara maruz kaldığına dair haberler” hakkında yazdığı bildirildi.

İran şu anda erkekler arasında cinselliği ölüm cezasıyla ve kadınlar arasında cinselliği 100 kırbaçla cezalandırıyor.

Bir BM raporuna göre, Çocuk Hakları Komitesi, bu uygulamaların LGBTİ+ çocukları “iyileştirmek” amacıyla tekrar ortaya çıkabileceği endişesini dile getirdi.

“Uluslararası hukuk, LGB ve interseks kişiler de dahil olmak üzere tüm insanların insan haklarının korunmasını sağlamada açıktır.”

“Bu kişilere yapılan muamele, uluslararası hukuğun özgürlük, adil yargılama, dürüstlük, mahremiyet, haysiyet, yasa önünde eşitlik, ayrımcılık yapmama ve işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ve cezalandırma konusundaki mutlak yasağını ihlal etmektedir.”

Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde yeniden ortaya çıkan 2018 tarihli BM raporunun bir sonucu olarak İran politikalarını güncelledi.

İran’daki LGBTİ+ çocukların “dayak ve kırbaçlama ile arkadaşlardan ve toplumdan zorla tecrit, ihmal ve terk etme, sözlü hakaret ve ölüm tehditleri gibi psikolojik istismar türleri” dahil olmak üzere fiziksel ve zihinsel şiddete maruz kaldıklarını bildiriyor.

Lezbiyenler ve trans erkekler için, “bu tacizlere genellikle görücü usulü evliliklere zorlama tehdidi veya bunların gerçekleştirilmesi eşlik ediyor” diyor.

Rapor, her bir vakanın “gerçekleri üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini” belirtiyor ancak “eğer bir LGBTİ+ kişi açık bir şekilde yaşamıyorsa ve bunun elle tutulur bir nedeni, eğer açık bir şekilde yaşarsa ortaya çıkacak zulüm korkusuysa, bu kişiler mülteci olarak değerlendirilmelidir” diyor.

Geçen yıl, her on eşcinsel İranlının altısının aile üyeleri tarafından saldırıya uğradığı ve neredeyse yarısının kamuoyunda cinsel tacize uğradığı bildirildi.