Yeni bir çalışma, Z Kuşağı gençlerinin cinselliklerini ve cinsiyet kimliklerini çevrelerindeki kişilere nasıl ifade ettikleri hakkında önemli bilgiler ortaya çıkardı. Çığır açan bulgular arasında, eşcinsel ve biseksüel genç erkeklerin yarısından fazlasının ebeveynlerine açık olduklarını söylemesi de yer alıyor. Pazartesi günü yayınlanan Amerikan Psikoloji Derneği (APA) anketi, ankete katılanların üçte ikisinin (%66) annelerine veya bir kadın …
Yeni Bir Çalışma, Rekor Sayıda Z Jenerasyonu Gencin Ailelerine Açıldığını Buldu
Yeni bir çalışma, Z Kuşağı gençlerinin cinselliklerini ve cinsiyet kimliklerini çevrelerindeki kişilere nasıl ifade ettikleri hakkında önemli bilgiler ortaya çıkardı. Çığır açan bulgular arasında, eşcinsel ve biseksüel genç erkeklerin yarısından fazlasının ebeveynlerine açık olduklarını söylemesi de yer alıyor.
Pazartesi günü yayınlanan Amerikan Psikoloji Derneği (APA) anketi, ankete katılanların üçte ikisinin (%66) annelerine veya bir kadın veliye açıldığını, yarısından biraz daha azınınsa (% 49) bir baba figürüne açık olduğunu ortaya koydu.
APA’ya göre, bu rakamlar son yirmi yılda muazzam bir ilerleme olduğunu gösteriyor. 1990’larda, genç erkeklerin yalnızca yaklaşık % 40’ı annelerine ve% 30’dan azı babalarına açılmıştı. Katılımcılar, o zaman, dindarlık, daha yüksek “içselleştirilmiş cinsel azınlık damgası”, içselleştirilmiş homofobi, bifobi ve başka şeyler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin açılmama kararlarına yol açtığını söylediler.
Ancak raporun tamamı iyi haberlerden oluşmuyor. Daha fazla sayıda gencin kimliklerini rahatça paylaşmasına rağmen, LGBTİ+ gençlere yönelik zorbalık ve taciz, önceki anketlerden bu yana azalmadı. APA, bu sorunları ele alınması gereken bir endişe olarak tanımlıyor.
Northwestern Üniversitesi’nin Cinsel ve Cinsiyet Azınlık Sağlığı ve Esenliği Enstitüsü’den bir tıbbi sosyal bilimler yardımcı doçenti olan David A. Moskowitz, bir basın açıklamasında ‘Bu çalışma, 18 yaşın altındakiler de dahil olmak üzere birçok gencin cinselliği konusunda rahat olduğunu göstermesi açısından cesaret verici,’ dedi. ‘Aynı zamanda, veriler önceki nesillerin karşılaştığı bazı engellere ve ayrımcılığa da işaret ettiği için dikkatli olmalıyız. Hala yapılması gereken şeyler var.’
Çeşitli çalışmalar, son yıllarda açıkça LGBTİ+ olarak tanımlanan yetişkinlerdeki evrimi takip ederken, raporda gençler üzerine yapılan araştırmaların seyrek kaldığı belirtiliyor. Şubat ayında yayınlanan bir Gallup anketi, Gen Z’nin tarihteki en kuir nesil olduğunu ve % 15’inin LGBTİ+ olduğunu açıkça belirttiiğini ortaya koysa da bu anket yalnızca 18-23 yaş yaşları içeriyordu.
APA’ya göre, bazı araştırmalar, Z Kuşağı üyelerinin arkadaşlarına ve ailelerine önceki nesillerden daha erken açıldığını ortaya koydu- ortalama olarak 15.9 ile 17 yaşları arasındaki gençlerin kimliklerini etraflarındakilere açıkladıklarını gösterdi.
Bu bilgi açığını kısmen gidermek için, Northwestern Üniversitesi ve Hunter Koleji’nden araştırmacılar, çalışmayı 13-18 yaşları arasındaki 1.194 kuir ergen erkek çocuktan gelen anketlerin verilerini analiz ederek gerçekleştirdi. Anket soruları, katılımcıları din ile ilişkileri, sosyoekonomik faktörler, içselleştirilmiş cinsel azınlık damgası ve cinsel azınlık mağduriyeti deneyimleri gibi çeşitli konularda sorguladı.
Çalışmaya göre, doğumda erkek olarak atanan trans ve nonbinary ergenler için cinsiyet kimliği ve LGB’nin aksine panseksüel veya kuir olarak tanımlananlar için cinsellik üzerine “dışarıda kalma verilerini” ilk kullananlardan biri araştırmalardan biri.
Son olarak, yazarlar çalışmanın, içselleştirilmiş damgalanma ile uğraşan gençler ve kimlikleri nedeniyle zorbalığa uğrayan ve mağdur edilenler için daha iyi müdahalelere duyulan ihtiyacı pekiştirdiğini belirtiyorlar. Bu müdahaleler, açıkça içselleştirilmiş damgalanmaya değinen ve LGBTİ+ kimliklerine odaklanan kapsamlı cinsel eğitimi içerebilir. Arizona ve Tennessee de dahil olmak üzere birçok eyalet, 2021’de bu kritik kaynaklara erişimi sınırlandırmak için yasalar çıkardı.
Araştırmacılar, “Tüm cinsel yönelimlere sahip gençler iç ve dış çatışmaları azaltabilirse, kendini kabul etme, açıklama ve sosyal destek muhtemelen artacaktır” diyor.