LGBTİ+ların uzun zamandır doğru olduğunu bildiklerini doğrulayan yeni bir rapora göre, tüm büyük sosyal medya siteleri "LGBTİ+ kullanıcıları için etkili bir şekilde güvensiz." Pazartesi günü, medya izleme grubu GLAAD, başlangıçta her platformu LGBTİ+ kullanıcılarının güvenliğini ne kadar iyi koruduğuna göre derecelendirmeyi hedeflediği ilk Sosyal Medya Güvenlik Endeksi'ni yayınladı. Ancak organizasyon kısa sürede her sitenin başarısız …
Yeni Bir Rapora Göre Hiçbir Sosyal Medya Platformu LGBTİ+’lar için Güvenli Değil
LGBTİ+ların uzun zamandır doğru olduğunu bildiklerini doğrulayan yeni bir rapora göre, tüm büyük sosyal medya siteleri “LGBTİ+ kullanıcıları için etkili bir şekilde güvensiz.”
Pazartesi günü, medya izleme grubu GLAAD, başlangıçta her platformu LGBTİ+ kullanıcılarının güvenliğini ne kadar iyi koruduğuna göre derecelendirmeyi hedeflediği ilk Sosyal Medya Güvenlik Endeksi’ni yayınladı. Ancak organizasyon kısa sürede her sitenin başarısız bir not alacağını anladı. Bu platformlar arasında Facebook, Twitter, YouTube, Instagram ve TikTok da bulunuyor.
50 sayfalık bir rapor, bu şirketlerin her birini ayrı ayrı derecelendirmek yerine, politikalarını analiz ediyor ve iyileştirme için kapsamlı öneriler sunuyor. Kar amacı gütmeyen LGBTİ+ kuruluşuna göre, bu geri bildirim “teknoloji ve LGBTİ+ savunuculuğunun kesiştiği noktada liderlerden kapsamlı girdiler” içeriyor.
Önerilerden bazıları, topluluk yönergelerinde ve nefret söylemi tanımlarında LGBTİ+ kullanıcıları için korumaların iyileştirilmesini gerektiriyor. Diğerleri, yapay zekada LGBTİ+ları orantısız bir şekilde etkileyen önyargılarla yüzleşme, içerik denetimini iyileştirme, özel LGBTİ+ politika liderlerini kullanma, veri gizliliğine saygı gösterme ve LGBTİ+lar hakkındaki yanlış bilgilerle mücadele gibi konuları kapsıyor.
Ancak GLAAD tarafından ana hatlarıyla belirtilen temel konulardan biri olan, “nefret söylemi ve tacizin yaygınlığı ve yoğunluğu” nun, sosyal medyada LGBTİ+ kullanıcılarının güvenliğine yönelik en acil tehdit olduğunu söylüyor. İftira Karşıtı Lig’in (ADL) kuir ve trans bireylerin orantısız derecede yüksek çevrimiçi taciz oranlarına maruz kaldığını bulan bir 2021 raporuna atıfta bulunuyor: genel nüfus için % 41’e kıyasla % 64 zorbalık ve kötü muamele iddialarının büyük çoğunluğu Facebook’ta gerçekleşti.
Anket, büyük ölçüde sosyal medya platformlarının LGBTİ+ kullanıcılarını yüzüstü bıraktığını, fakat platformların son yıllarda attıkları olumlu adımlardan dolayı da övüyor.
Ancak bu zaferlerin hiçbiri niteliksiz değil. Facebook ve YouTube, kapsayıcı orijinal içerik oluşturdukları için övgüyle karşılandı, ancak YouTube aynı zamanda LGBTİ+ içerik oluşturucularının videolarının para kazanmalarını engelleme ve dümdüz kaldırmaktan da suçlu. Twitter yanlış cinsiyetlendirme ve eski isim kullanmayı yasaklıyor, ancak bu politikaları ihlal eden içeriği işaretleme girişimleri genellikle boşuna. TikTok, dönüşüm yanlısı terapi içeriğini LGBTİ+ kişilere zararlı olarak sınıflandırarak tam not aldı, ancak LGBTİ+ hashtag’lerini sistematik olarak “gölge yasaklama” olarak sınıflandırdığı için de eleştirildi.
Sonuç olarak rapor, büyük sosyal medya şirketlerinin liderlerini LGBTİ+ güvenliğine öncelik vermeye çağırıyor ve bu politikalara bir halk sağlığı sorunu olarak atıfta bulunuyor. “Sosyal medya şirketlerinin içeriklerin sorumlu bir şekilde küratörlüğünü ve ılımlılığını sergilemek için yılları, hatta on yılları oldu” diye okuyor.
“Ancak kârı, kamu güvenliğinden daha öncelikli hale getirmeyi seçerek, zorlukların üstesinden gelemediler.”
GLAAD ayrıca politika yapıcıları “bu şirketlerin sorumlu tutulmasını gerektirecek düzenleyici gözetim” oluşturmaya çağırıyor. Rapor, bu tür bir denetimin neyi gerektirebileceğini belirtmese de, bu tür düzenlemelerin yaratılmasının genellikle seks işçilerinin ve LGBTİ+ kişilerin baskı altına alınmasıyla sonuçlandığını kabul etmiyor. Örneğin, SESTA-FOSTA’nın, platformlara kullanıcıların oluşturduğu içerikten yasal muafiyet veren 208 tarihli değişikliği, seks işçilerinin tehlikeye atılmasına ve LGBTİ+ ifadesine yönelik devam eden bir baskıya neden oldu.
Karmaşık içerik denetleme sorununun cevabı ne olursa olsun, sosyal medya şüphesiz şu anda LGBTİ+lar için acımasız bir yer, ister şeytanlaştırılmış kuir influencerlar ister TikTok’ta kuir insanlar olarak deneyimlerini paylaştıkları için gölge yasaklarla karşılaşan gençler olsun. Kesinlikle değişime ihtiyaç var.