Biseksüel Farkındalık Haftası (Biseksüel Awareness Week) resmen başladığına göre bu haftanın şerefine okumanız gereken önemli çalışmalara bakmanın tam zamanı! Cinsel kimlik kavramından tutun, biseksüellik hakkında hazırlanan araştırma konuları ve röportajlara kadar tam 22 harika içerik listeledik. Biseksüelliğin tam olarak nasıl bir şey olduğunu bir kez daha rahatlıkla kavrayabileceğiniz ve belki de bazı noktalarda kendinizi bulabileceğiniz …
Biseksüel Farkındalık Haftası İçin Okumanız Gereken 21 Önemli Çalışma
Biseksüel Farkındalık Haftası (Biseksüel Awareness Week) resmen başladığına göre bu haftanın şerefine okumanız gereken önemli çalışmalara bakmanın tam zamanı!
Cinsel kimlik kavramından tutun, biseksüellik hakkında hazırlanan araştırma konuları ve röportajlara kadar tam 22 harika içerik listeledik. Biseksüelliğin tam olarak nasıl bir şey olduğunu bir kez daha rahatlıkla kavrayabileceğiniz ve belki de bazı noktalarda kendinizi bulabileceğiniz her şeyi sizler için derledik.
Kenji Yoshino, “The Epistemic Contract of Bisexual Erasure” (2000)
Bugüne kadar “biseksüelliğin aslında var olmadığı” kavramına dair yazılmış en önemli araştırma yazılarından biri olabilir. Uzunluğu 56 bin kelimelik olan bu yazı o kadar açık bir dille yazılmış ki 2 günde tamamını okuyabilirsiniz, gözünüz korkmasın! Yazarın tezi; monoseksüellerin (eşcinseller ve heteroseksüeller), her iki cinsiyetten de “faydalandıkları” için biseksüelliğin olumsuzlanmasına/bozulmasına ve bir taraf seçmelerine dair bir nevi gizli bir fikir birliğinde olmaları. Eşcinsellerin her ne kadar bu konuda mimlenmiş olsalar da hala çabalarına devam ettiğine oldukça değinilmiş. Yoshino, araştırmasının devamını monoseksüellerin biseksüelleri nasıl ortadan kaldırdığına, hatta açık bir şekilde olmasa da her iki topluluğun da bu konuda beraber hareket ettiğine ayırmış.
Emily Alpert, “Why Bisexuals Stay in the Closet” (2014
Los Angeles Times gazetesinin bu yazısı, neden birçok biseksüelin cinsel kimliklerini gizlediğine dair bir araştırma yapıyor. Biseksüellerin uğradığı sosyal baskının, kendi cinsel kimliklerini özgürce yaşabilmelerine ve çevrelelerine açılabilmelerine karşı nasıl bir engel olduğundan bahsediyor.
Lachlan MacDowall, “Historicizing Contemporary Bisexuality” (2009)
Journal of Bisexuality isimli akademik dergide yayınlanan bu yazı, modern biseksüelliğin tarihini ve gelişimini inceliyor. Yazının giriş kısmı ana fikirden açık bir şekilde bahsediyor:
“Çağdaş biseksüellik 19. yüzyılın ortalarında başlayan ve birbirine oldukça bağlı üç tanımın zaman içinde ortak gelişmesiyle oluşan bir geçmişe sahip. Bu üç tanım; biyolojik, psikolojik ve seksüel kavramların birleşmesinden ortaya çıkan kadın/erkek, maskülenlik/feminenlik, heteroseksüellik/eşcinsellik ayrımları olarak karşımıza çıkıyor.
Biseksüelliğin cinsel kimlik teorilerindeki marjinal görünümü sebebiyle bu konu hakkındaki son teorilerde, kategori olarak biseksüelliğin tarihsel gelişimine değinmeye pek yeltenilmiyordu. Fakat biseksüelliğin 19. yüzyıldaki, özellikle de Darwinizm ve evrim teoileriyle olan ilişki kökenleri, günümüzde bu kavramın nasıl dile getirildiğine hala şekil vermekte diyebiliriz.”
Zachary Zane, “Revealing Research on Why Many Bisexual Men Don’t Come Out” (2016)
Columbia Üniversitesi Mailman School of Public Health departmanından Dr. Eric Scrimshaw, yakın zamanda cinsel kimliğini gizleyen 203 biseksüel erkeğin dahil olduğu bir araştırma gerçekleştirdi. Bu araştırmada, biseksüel erkeklerin cinsel kimliklerini neden kadın partnerlerinden gizlediğini anlamaya çalıştı. Sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı! Çoğu biseksüel erkek, cinsel kimliklerinden ötürü bir içsel kargaşa yaşamıyordu, sadece kadın partnerlerinin bu duruma vereceği tepkiden çekiniyordu. Başka bir deyişle partnerlerinin kendilerine inanmayacağını veya daha da kötüsü inanırlarsa da kendilerini terk edeceğini düşünüyorlardı. Bu korku tanıdık geldi değil mi?
Jane Ward, “Not Gay: Sex Between Straight White Men” (2015)
Tartışmaya yol açan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyoruz! Jane Ward’ın, iki erkeğin birbiriyle seks yapıp yine de gay olmayabileceğini anlatan bu romanında, maskülenliğin, heteroseksüelliğin ve beyaz tenli olma gibi özelliklerin askeri birlikler gibi hipermaskülen topluluklarda eşcinsel eylemler dahilinde nasıl sürdürüldüğüne ışık tutuyor.
Zachary Zane, “Bisexuals, Passing, and Straight Privilege: A Deeper Look” (2016)
Biseksüeller aynı zamanda heteroseksüel olarak sayılsalar da bu durum onların kuir topluluğuna dahil edilmediğini göstermiyor. Biseksüellik karmaşık bir konsept ve çoğu biseksüel bu durumu yaşamayı tercih ederdi. The Huffington Post’un bu makalesi biseksüellik kavramının heteroseksüellik ve homoseksüellik kavramları arasında kalışının artı ve eksilerini inceliyor, ayrıca bu “tek bir yönelime ait olmama” durumunun biseksüel kimliğin üzerindeki etkilerine de değiniyor.
Camille Beredjick, “Here’s What No One Ever Tells you About Bisexuality” (2015)
Bu makale biseksüel kimliğin nasıl zaman içinde evrim geçirebildiğine ve bu durumun bireylerin biseksüellik seviyelerinde bir değişmeye yol açmayacağına değiniyor. Aynı zamanda biseksüelliğin gelip geçici bir evre olmadığını, bunun bir kimlik olduğunu açıklıyor ve bu kimliğin zamanla oturduğunu belirtiyor.
Kim Parker, “Among LGBT Americans, bisexuals stand out when it comes to identity, acceptance” (2015)
Pew Reseah’in yakın zamanda yaptığı araştırma karşı cinsiyle ilişkide olan biseksüellerin sayısını ortaya koyuyor ve biseksüelliğin bu bireylerin kimliklerini belirlemedeki rolünün önemini gösteriyor.
Eliel Cruz, “Why I Claim Bisexuality” (2015)
Panseksüellik, poliseksüellik, omniseksellik ve kuir gibi birçok cinsel akışkanlık terimi mevcut. Buna rağmen biseksüel bireyler neden diğer terimleri kullanmak yerine kendilerini biseksüel olarak tanımlamayı tercih ediyorlar? Eliel Cruz işte tam olarak da bunu açıklıyor.
Zachary Zane, “I Can’t Help It: I Love Being Fetishized as a Bisexual Man” (2015)
The Huffington Post’ta yayınlanan bu makale biseksüel erkeklerin fetişleştirilmesindeki ironiyi ele alıyor. Biseksüel olduğu için çoğu kişinin bir ilişki bile yaşamak istemediği bir erkek, öteki yandan sadece biseksüel olduğu için onunla ilişki yaşamak isteyen insanlara karşı ne yapmalı?
Ginny Brown, “Bi Erasure in the Polyamorous Community Totally Happens – Here’s How” (2016)
Poliamorik toplulukların biseksüeller için güvenli, onlara karşı duyarlı bir yer olması gerekiyor. Fakat, maalesef ki durum her zaman böyle olmayabiliyor. Ginny Brown’ın bu makalesi, poliamorik topluluklardaki biseksüel olumsuzlamasına oldukça güzel bir şekilde değiniyor.
Zachary Zane, “I Can’t Give Blood and Neither Can the Women I’ve Slept With” (2016)
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (The FDA) biseksüel erkeklerin ve onlarla ilişkiye giren tüm kadınların kan bağışı yapmasını yasaklıyor. Zane’in bu yazısı, FDA’nın biseksüelliğe karşı takındığı bariz fobiyi ve fobinin sebep olduğu hareket tarzını inceliyor.
Robyn Ochs, “Getting Bi: Voice of Bisexuals Around the World” (2002) and Robyn Ochs and Dr. Herukhuti (H. Sharif Williams) “RECOGNIZE: The Voices of Bisexual Men — An Anthology” (2014)
Robyn Ochs ve Dr. Herukhuti (H. Sharif Williams) düzenli olarak çeşitli platformlar kurarak yaygın medyada kendilerine yer verilmeyen biseksüel bireylerin seslerini duyurmaya çalıştılar. Oluşturdukları bu derlemeler, birçok biseksüel bireyi ve onların cinsel kimliklerinden ötürü deneyimlediklerini gün yüzüne çıkardı.
Zachary Zane, “Q&A: Bisexual Activist Robyn Ochs On Bi-visibility, Erasure, and the Future of The Bi+ Movement” (2016)
Huffington Post’un ünlü activist Robyn Ochs ile yaptığı röportaj, çağdaş biseksüelliğin karşı karşıya geldiği sorunları bize derinlemesine aktarıyor. Ayrıca, Ochs biseksüellik hareketinin geleceğinin nasıl olacağını düşündüğünü açıklıyor.
Dr. Maria Pallotta-Chiarolli, “Women in Relationships with Bisexual Men: Bi Men by Women” (2016)
Bu kitap, biseksüel bir erkekle ilişki yaşayan bir kadının avantajlarını ve karşı karşıya kaldığı sorunları tartışıyor. Maria, kitapta iyi olan tarafların yanında kötüleri, ve hatta çirkin diyebileceğimiz noktalara da değiniyor. Fakat çoğu kadının; daha iyi bir partner, daha iyi bir eş, daha iyi bir baba oldukları ve de en önemlisi daha bir güzel sevdikleri için biseksüel bir erkekle ilişki yaşamayı tercih ettiğini eklemeden geçmiyor.
James Baldwin, “Giovanni’s Room” (1956)
James Baldwin’in klasik romanı Giovanni’s Room, biseksüelliği daha incelikli ve gerçekçi bir şekilde tasvir ediyor. Bunun yanında romanda sosyal tecrit, maskülenlik, kendinden nefret etme ve ayartma gibi gündelik yaşamdan kuir deneyimlerine de yer veriyor.
Zachary Zane, “Why I Don’t Like Being Asked Which Gender I Prefer” (2016)
Bu makale, “biseksüel olmak için %50 kadın %50 erkeklere ilgi duymalısın” anlayışını yerle bir ediyor. Biseksüelliğin kesin bir oran ayrımıyla tanımlanamayacağını, iki cinsiyete farklı seviyelerde ilgi duyuyorsan bunun çok normal bir durum olduğunu dile getiriyor.
Fritz Klein, “The Bisexual Option” (1978)
Psikolog Dr. Klein, bu kitabında biseksüel ziyaretçileriyle yaptığı konuşmaları derliyor. Biseksüelliğin bireyin kimliğini nasıl geliştirdiğini, veya birey kimliğini inkar ediyorsa bunun kendi karakterinde nasıl olumsuz etkiler bıraktığını ele alıyor.
Alfred Kinsey, “The Kinsey Reports” (1948/1953)
Kinsey Raporlarını hepimiz duymuşuzdur. Fakat hiç incelediniz mi? Bu raporda Dr. Kinsey, hiçbir kadın ya da erkeğin tamamen heteroseksüel ya da eşcinsel olmadığını, herkesin aradaki skalada belli bir seviyede olduğunu ortaya koymuştu. Dr. Kinsey, cinsel yönelimin sadece iki uçta değil, geniş bir yelpazede herhangi bir noktada olabileceği fikrinde öncü olmuştu.
Zachary Zane, “Why Coming Out as Bisexual is Perpetually Exhausting” (2015)
Biseksüel olmak beraberinde sürekli olarak her tanıştığın kişiye cinsel kimliğini tekrardan açıklamanı gerektiriyor. Bu durumun biriyle tanışan çoğu bireyde tükenmişliğe hatta duygusal karmaşaya sebep olduğunu açıklayan bu makale, bireyleri cinsel kimliğini yeniden gizlemeye itebildiğini öne çıkarıyor.
Benoit Denizet-Lewis, “The Scientific Quest to Prove that Bisexuality Exists” (2014)
American Institute of Bisexuality (AIB) üyelerinden çeşitli aktivistlerle biseksüel topluluk için yaptıkları çalışmalar hakkında konuşan New York Times; farkındalığı arttırma, daha çok biseksüel dostu olanaklar/mekanlar yaratma, negatif basmakalıp inanışı giderme ve biseksüel kimlik konusundaki bilinci bilimsel araştırmaları kullanarak arttırma gibi çalışmalara değindi.