Yeni yayınlanan bir rapora göre 378.000 transseksüel, kimlikleri cinsiyetleriyle tam olarak uyuşmadığı için bu yılın sonlarına doğru Amerika’da yapılacak olan başkanlık seçiminde oy kullanamayabilir. Oy kullanacak vatandaşların ismi ve görünümü kimlikleriyle uyuşmadığı takdirde oy kullanma hakkından mahrum kalabiliyor.
Rapor, Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA)’da Williams Institute tarafından hazırlandı.
Şu anda 50 ABD eyaletinden 35’i seçmen kimliği istiyor ve kimliği olmayan transseksüellerin 260.000’i de bu eyaletlerde yaşıyor.
Reuters’a konuşan profesörü Richard Hasen, bu durumun Cumhuriyetçi Parti’nin lehine olabileceğini söyledi.
“Bir kimliği olmayacak insanların toplumsal istatistiklerine baktığınızda onların genellikle ya daha fakir, ya da daha fazla ırk ayrımına uğrayan azınlıklar olduğunu görürsünüz,” diye açıkladı.
Raporun yardımcı yazarlarından Jody Hermon, “Özellikle de kimliğin gösterilmesi gereken eyaletlerde bazı transseksüel seçmenler oy kullanma hakkından mahrum bırakılabilir,” diyerek eklemede bulundu.
‘The National Center for Transgender Equality Action’ Fonunun başkanı Mara Keisling yaptığı bir açıklamada,
“Transseksüellerin ülkemizin demokrasisinde yer alma hakkı ellerinden alınmamalı. Çünkü günümüzde kimlik saptama belgeleriyle ilgili yasalar ve düzenlemeler yeteri kadar yapılmadı. Transseksüel topluluğunun bireyleri de dahil olmak üzere oy kullanma hakkına sahip her bir vatandaş oy kullanabilmeli. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
Birleşmiş Devletler’in başındaki yönetim, her fırsatta trans haklarına saldırdı. Bunlardan en önemlisi transseksüellerin orduda hizmet verebilme hakkının yasaklanmasıydı.
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği LGBT ve HIV Projesi’nde kıdemli avukat Joshua Block, bu politikayı yerden yere vurdu ve bunun hakkında “Ülkesine hizmet etmek isteyen trans bireylere engel olarak resmen onları seçim yapmaya zorladı,” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, trans olarak tanımlanan herkesin artık “muazzam tıbbi maliyetler” ve “bozulma” nedeniyle ülkelerine hizmet etmesine izin verilmeyeceğini ilk kez 2017’de Twitter üzerinden duyurmuştu.