Bu sene, eşcinsel evliliğin çeşitli ülkelerde yasallaşması gibi olaylar vasıtasıyla topluluğumuz açısından olumlu gelişmeler yaşandı. Sinema endüstrisi açısından da 2019 her ne kadar yavaş başlamış olsa da, yılın sonlarına doğru toparladı. Bizler de sizler için bu yılın en iyi LGBT filmlerini sıraladık. Adam Cinsel yönelimlerinizi ilk kez keşfediyor olmak kafa karıştırıcı olabilir. Adam, cinsiyet eşitliği …
2019’un En İyi 10 LGBT Filmi
Bu sene, eşcinsel evliliğin çeşitli ülkelerde yasallaşması gibi olaylar vasıtasıyla topluluğumuz açısından olumlu gelişmeler yaşandı. Sinema endüstrisi açısından da 2019 her ne kadar yavaş başlamış olsa da, yılın sonlarına doğru toparladı. Bizler de sizler için bu yılın en iyi LGBT filmlerini sıraladık.
- Adam
Cinsel yönelimlerinizi ilk kez keşfediyor olmak kafa karıştırıcı olabilir. Adam, cinsiyet eşitliği gibi kavramları farklı açılardan keşfeden, ve trans bir erkek olarak algılanan bir genci konu alıyor. Film, yaratıcı, hassas ve detaylı bir şekilde işlenmiş olmasının yanı sıra, cinsiyet eşitliği ve karmaşıklığını trans bir gencin gözünden gerçekten ihtiyaç duyulan bir konu olarak anlatıyor.
- From Zero To I Love You
Film, birbirini karışık bir ilişkinin ve ikilemin içinde bulan iki başrol erkek Pete ve Jack’i konu alıyor. Başta basit ve yüzeysel gibi görünen ve baştan savılan soruları, filmde derinine inerek sorgulamanız sağlanıyor. Her ne kadar herkese hitap eden bir film olmasa da From Zero To I Love You, ince kategorilerin ve evliliğin küçük detaylarına değiniyor.
- Scream Queen, My Nightmare on Elm Street!
Belgesel, ‘Nightmare on Elm Street 2’ filmiyle çıkış yapan yıldız Mark Potton’un, çıkışıyla birlikte kariyerini nasıl mahvettiğini fark etmesini konu alıyor. Belgesel, her ne kadar amaçları bu olmasa da filmin açık bir şekilde homoerotik bir yapıya sahip olmasına da ışık tutuyor. Belgesel, filmin tam LGBTlerin HIV/AIDS salgınının zirve döneminde piyasaya sürülmesiyle nasıl negatif tepkiler aldığına yoğun bir biçimde odaklanıyor.
- Before We Grow Old
Bu aşk, tutku ve kendini keşfetme hikayesine sahip film, Niels, Maria ve Chloe’nin, Berlin’de hayatlarının değişmesine sebep olan yaz tatilini anlatıyor. Film, üçünün arkadaşlığını konu alıyor. Filmde nefes kesici görsellik ve estetik unsurlar bulunuyor. Film boyunca sanki Berlin’in ayrı bir hikayesi varmış gibi hissediyorsunuz.
- Drag kids
Drag Queenler, Jim Sherman’ın 1975 yılında büyük başarı elde eden filmi ‘Rocky Horror Picture Show’ ile birlikte popüler oldu ve Hollywood sinemasının içine girdi. Kanadalı belgesel yapımcısı Megan Wennberg Queen, Lactatia, Laddy GaGa, Suzan Bee Anthony ve Bracken Hanke olmak üzere dört çocuk sanatçının heyecan verici macerasını odak alıyor. Yönetmen, küçük çocuklardan oluşan, böylesine olgunluk ve hassaslık gerektiren bir kadroyu başarılı bir şekilde ekrana yansıtıyor.
- Mother’s Little Helpers
Mother’s Little Helpers, “ölüm fikri sık sık, aralarındaki bağ zayıflamış veya birbirinden uzak kalmış aile üyelerini bir araya getirmek amacıyla kullanılır” konusunu, oldukça iyi bir biçimde ele alıyor. Sorunlu aile yapısı filmin ana odağı olsa da nispeten detaya girilmiyor ve kaba hatlarıyla anlatılıyor. Filmde karakterlerin kimliklerini ve çevrelerindekilerden saygı beklemeleri anlatılıyor.
- Straight Up
Film, eşcinsel bir erkeğin heteroseksüel bir kızla ilişkisini anlatıyor. James Sweeny başrol olmanın yanı sıra yönetmen koltuğunda da bulunuyor ve filmde kimlikle ilgili sorunları ele alıyor. Ayrıca film, iyi bir senaryoyla da destekleniyor. Straight Up, homofobi gibi konuların yanı sıra aynı zamanda ilişkilerdeki sorunlara da değiniyor.
- Girl
Girl, 15 yaşındaki balerin olma hayaline sahip bir çocuğun cinsiyet kimliğiyle ilgili kafa karışıklığının psikolojik derinliklerine indiği ve bir merak uyandırdığı için birçok eleştirmenden beğeni topladı. Film her ne kadar ilk zamanlar başrolünde gerçek bir trans birey olmadığı için eleştirilse de, daha sonra oldukça büyük bir başarı ve beğeni yakaladı. Filmin yönetmeni Lukas Dhont’un ilham kaynağı, okul zamanlarında bir gazetede okuduğu, “trans balerinin cinsiyeti yüzünden takımına seçilmemesi” başlıklı haber olmuş. Film, ana karakter Lara’nın gerçek kişiliğini keşfederken çektiği zorlukları başarılı bir şekilde izleyiciye aktarıyor.
- Vita and Virginia
Vita and Virginia , Virgina Woolf’un çekilmiş birçok filmi arasından en iyisi olabilir. İkili, edebi çevrede şans eseri birbiriyle tesadüfen tanışıyor. Vita, Woolf’a göz koyunca, kendi kontrolünün ötesinde tutkulu ve alışılmadık bir aşka yol açacak biçimde Woolf’un peşine düşüyor. İkilinin arasındaki ilişki, Woolf’un en içten ve en tartışmalı romanı Orlando’dan ortaya çıktı. Her ne kadar ilişkileri tarihte kara bir leke olarak görülse de yönetmen Chanya Buttons, aralarındaki ilişkiyi normal bir açıdan ele alıyor ve titizlikle işliyor. Vita and Virginia, tarihten getirdiği karakterlerin ruhlarına sadık kalıyor ve başrollerin muhteşem performanslarıyla bize harika bir hikaye sunuyor.
- Portrait of a Lady on Fire
Portrait of a Lady on Fire’ı sadece bir LGBT filmi olarak nitelemek çok büyük bir ayıp olurdu çünkü filmde bundan çok daha fazlası var. Portrait of a Lady on Fire, içinde gerçekten tutku barındıran bir aşk filmi. Ayrıca oldukça düşündürücü olan bir dönemde, 18. yüzyılda geçen film, genç bir kadının portresini boyamak zorunda olan kadın bir ressamı konu alıyor. İki kadın birlikte zaman geçirdikçe aralarındaki çekim ve samimiyet artıyor. En sonunda portre, aşk dolu eylemlerinin bir tür vasiyeti oluyor. Portrait of a Lady on Fire, kesinlikle 2019’un en iyi filmlerinden biri.